“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/02/2012 tarih ve 2007/207-2012/36 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin uzun yıllardan bu yana makarnacılık faaliyeti ile meşgul, İtalya’da kurulu bir şirket olduğunu, müvekkili adına TPE nezdinde ve yurtdışında tescilli markaların bulunduğunu, davalının ise müvekkilinin markasını taklit ederek üretim yaptığını, ürettiği makarnaları Afrika ülkelerine sattığını, davalının eylemi nedeniyle müvekkilinin Afrika ülkelerine gerçekleştirdiği satışın düştüğünü ileri sürerek, davalının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin önlenmesine, maddi sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, 25.000 TL maddi ve 25.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 69.836,31 TL’ye yükseltmiştir.

Davalı İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, müvekkilinin mal tedarik sözleşmesi yaptığı Tanzanya firmasına fason üretim yaptığını, üretimin ilgili firmanın tescilli markasına dayalı olarak gerçekleştirildiğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafça, mal tedarik sözleşmesi yaptığı şirkete ait marka kaydı örnekleri sunulmuşsa da buna ilişkin geçerli bir belgenin ibraz edilmediği, davalı tarafça yapılan üretime ilişkin olarak ele geçirilen ambalajlar üzerinde davacıya ait markanın çok benzerinin kullanıldığı ve bu hali ile davalının eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet mahiyetinde olduğu, her ne kadar bilirkişiler tarafından davacı tarafça talep edilen tazminata yönelik hesaplamalar yapılmışsa da maddi tazminata ilişkin olarak net bir tespitin yapılamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan eylemlerinin önlenmesine, maddi sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, 15.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmiştir.


Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesi, maddi sonuçlarının ortadan kaldırılması ve maddi manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, mahkemece davacının zararının net şekilde ortaya konulamadığı ve bu kapsamda hesaplamanın BK’nun 42. maddesi kapsamında yapılmasının gerektiği belirtilerek bu yönde hüküm kurulmuşsa da, dosya içeriği itibari ile davacının zararının ve talep edebileceği maddi tazminatın saptanmasına esas olabilecek pek çok verinin bulunduğu, davalı işyerinde çok sayıda ürün ambalajının ele geçirildiği, bu yönde davalı tarafça sunulan ambalaj faturalarının bulunduğu ve ambalajların arka yüzünde satış yapılan şirketin isminin yer aldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar gümrük kayıtlarında davalı tarafından satışı gerçekleştirilen ürünlere yönelik detaylı ve ayırt edici bilgi tespit edilememişse de, dosya içindeki mevcut diğer bilgi ve belgeler kapsamında, bilirkişiler tarafından davalı tarafça yapılan satışlara ilişkin olarak somut verilere dayalı şekilde tazminat hesabının yapılmış olması nedeniyle, mahkemece dosya içinde yer alan bu bilgiler kapsamında davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile BK’nun 42. maddesi kapsamında hesaplama yapılması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.


3- Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin diğer itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (3) bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 1.069,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 08/11/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay