“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk (Kartal Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk) Mahkemesi’nce verilen 17.05.2012 tarih ve 2010/75-2012/148 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili; müvekkilinin TPE nezdinde kendi adına tescilli “ORGAFEN” ibareli markayı kullandığını, ancak sehven tescilin yenilenmemesi sebebiyle koruma süresinin sona erdiğini, durumun tespitinden sonra hemen marka tescil başvurusunda bulunulduğunu, haksız şekilde tescili yapılan 2007/62970 sayılı “ORGAFER” ibareli marka nedeniyle başvurunun reddedildiğini, bu markanın müvekkilin markasının hükümden düşmesinin hemen akabinde yapıldığını, müvekkili tarafından sehven yayına itiraz edilmediğini bu yüzden markanın tescil işleminin gerçekleştiğini, müvekkilinin 30 yılı aşkın süredir “ORGAFEN” markasını kullandığını, “ORGAFER” markasının da müvekkili şirkete ait bir marka olarak algılanmasına neden olacağını, davalı markasının müvekkilinin kendi markasını tanıtmak amacıyla sarf ettiği emeğin sonucundaki yaratılan tanınmışlıktan yararlanacağını, müvekkilinin eskiye dayalı kullanımının ve asıl hak sahipliğinin sabit olduğunu, davalının bu tanınmışlıktan yararlanarak haksız kazanç elde edileceğini ileri sürerek 27/11/2007 tarih ve 2007 62970 sayılı “orgafer” ibareli markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili; müvekkilinin Türkiye’de birçok alanda faaliyet gösteren köklü ve tanınmış bir şirket olduğunu, “ORGAFER” markası için TPE’ye başvurduklarını, TPE uzmanları tarafından gerekli incelemeler yapıldıktan sonra Resmi Markalar Bülteni’nde yayınlandığını ve hiçbir itiraza konu olmadığını, şimdiye kadar defalarca müvekkilinin markasından haberdar olması gereken davacının kötü niyetli davranarak herhangi bir girişimde bulunmadığını, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece; iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının “ORGAFEN” ibareli markasının 27.06.1997 başvuru tarihli olup 01. sınıf mal ve hizmetler bakımından tescilli iken 10 yıllık koruma süresinin bittiği 27.06.2007 tarihinde tescilin yenilenmediği, davalıya ait “ORGAFER” markasının ise 01 ve 35. sınıf mal ve hizmetler bakımından tescil edilmiş olup tescil başvuru tarihinin 27.11.2007 olduğu, 556 sayılı KHK’nun md. 8/son hükmüne göre, davacının markasının koruma süresi 27.06.2007 tarihinde sona ermişse de davacının marka üzerinde 27.06.2009 tarihine kadar öncelik hakkı olduğu, bu durumda davalının tescil başvuru tarihinin henüz davacının markasının 2 yıllık ek koruma süresi geçmeden yapıldığı belirlenmekle davacının isteminde haklı olduğu, buna göre davacı markasının koruma sınırları içerisinde kalan mallar ile davalı markasındaki benzer nitelik arzeden sınıflar ile ilgili hükümsüzlük kararı verilebileceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile davalı markasının tescil edildiği 1. sınıf mal ve hizmetler içinde yer alan “sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar” ile bu sınıf içindeki mal ve hizmetlerin doğal sonucu niteliğindeki 35. sınıf mal ve hizmetler içinde yer alan “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” ile ilgili mal ve hizmet sınıfları itibariyle hükümsüzlüğüne, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili; kararı temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.


2- Ancak; 556 sayılı KHK’nın 42/1-b bendine göre hükümsüzlüğe karar verilebilmesi için aynı KHK’nın 8/son maddesi çerçevesinde markanın yenilenmeme nedeniyle koruma süresinin dolmasından sonra iki yıl içerisinde markanın kullanıldığının kanıtlanması gerekir.Davacı,dava dilekçesinde daha önce adına tescilli olan markanın hükümden düşürüldüğü tarihten sonraki dönemi de kapsayacak şekilde kullanıma devam ettiğini iddia etmiş ve delillerini dosyaya sunmuştur.Bu durumda,somut uyuşmazlık bakımından 556 sayılı KHK’nın 42/1-b maddesi uyarınca davacı kullanımının bulunup bulunmadığını hususu tartışılmaksızın eksik inceleme ve değerlendirme sonucunda davanın kısmen kabulü doğru olmamış bu nedenle kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin (2) nolu bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay