“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İSKENDERUN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2012
NUMARASI : 2012/24-2012/203

Taraflar arasında görülen davada İskenderun 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 24/05/2012 tarih ve 2012/24-2012/203 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 01/04/2014 günü hazır bulunan davacı-karşı davalı vekili Av. S. B. ile davalı-karşı davacılar vekili Av. S.M. Ç.tan ve fer’i müdahil vekili Av. S. A. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin maliki bulunduğu “B. K.” ve “W.” markalarının Türkiye’deki kullanım ve kullandırma hakkının T.Gıda San. ve Tic. A.Ş’ye ait olduğunu, davalının bir lisans sözleşmesi yapmadan müvekkilinin markalarını izinsiz olarak kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek, davalının müvekkiline ait marka hakkına tecavüzünün tespit ve önlenmesini, şimdilik (10.000) USD’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalılar vekili, müvekkili şirketin 18 ay gibi uzun bir süre T.Gıda San. ve Tic. A.Ş. ile yaptığı sözlü anlaşma uyarınca davacıya ait markaları kullandığını, hukuka aykırı bir durumun olmadığını savunarak davanın reddini istemiş; birleşen davada, müvekkilinin davalılar B.. C.. ve Tab Gıda San. ve Tic. A.Ş. ile sözlü anlaşmasına güvenerek işletmesine (550.000) USD yatırım yaptığını, davalı yetkililerinin de katıldığı törenle 16.12.2001 taihinde işletmetin faaliyetine başladığını, (40.000) USD lisans bedelinin 20.12.2001 tarihli fatura ile ödendiğini, işletmenin 08.05.2003 tarihinden sonra davalıların gereken ürünleri göndermemesi üzerine fiilen çalışamaz hale geldiğini, ayrıca davalılar tarafından müvekkilleri hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ileri sürerek, şimdilik (10.000) TL maddi ve (10.000) TL manevi tazminatın temerrüt faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, 14.08.2007 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini davalı TAB Gıda San. ve Tic. A.Ş yönünden (279.957,82) TL’ye yükseltmiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, asıl davada fer’i müdahil T. Gıda San. ve Tic. A.Ş.’nin 15.12.2001 tarihinde alt franchising sözleşmesi yapma yetkisinin bulunmadığı savunmasına itibar edilmediği, davalı A. Gıda Ltd. Şti’nin dava konusu markaları 15.12.2001 ile 08.05.2003 tarihleri arasındaki kullanımının hukuka aykırı olmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine dair verilen hüküm temyiz itirazlarının reddi ile kesinleşmiş olduğu, birleşen davada da davacı A. Gıda Ltd. Şti’ne 08.05.2003 tarihinden itibaren mal verilmemek suretiyle taraflar arasındaki alt franchising sözleşmesinin eylemli ve haksız şekilde feshedildiği, anılan davacının davalılardan maddi tazminat isteyebileceği tabii ise de, birleşen davacının işbu davada isteyebileceği tazminatın, sadece haksız feshe dayalı kâr mahrumiyetine ilişkin olacağı, oysa maddi tazminat olarak dava konusu sözleşmeye güvenerek işyerinde yaptığı yatırım harcamalarını talep ettiği, ancak taraflar arasındaki sözleşmenin 15.12.2001 ile 08.05.2003 tarihleri arasında ifa edildiği, eğitim alan şahısların davacının işyerinde çalıştığı, alınan malların da mülkü olduğu, sözleşme süresince kullanıldığı, kiraya verilmek suretiyle faydalanılmaya devam edildiği, sözleşmenin feshedildiği tarihte bu malların zaten ikinci el haline gelmiş bulunduğu, eğitim gören personelin de fesih tarihine kadar çalışmış bulunduğu dikkate alındığında bu tür tazminat isteminin yerinde olmadığı, bu davada davalı B.. C.. yönünden açılan davanın reddine dair verilen kararın da kesinleştiği, gerek ceza davasında verilen beraat kararı ve gerekçesi, gerekse de yukarıda açıklandığı üzere taraflar arasında alt francising sözleşmesi olmasına rağmen sanki böyle bir sözleşme yokmuş gibi davalıların şikayeti üzerine davacı H.. S.. hakkında marka hakkına tecavüz suçundan şikayette bulundukları, bu şikayetin haklı bir şikayet olarak değerlendirilemeyeceği, davacının bu haksız şikayet neticesinde manevi zarara uğradığı gerekçesiyle birleşen davada davacı H.. S..’ın manevi tazminata ilişkin talebinin kabulüne, 10.000,00 TL manevi tazminatı davalılardan tahsiline, birleşen davada davacıların maddi tazminat talebinin reddine, asıl davada davanın reddine ve birleşen davada davanın B. K. C. yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.


Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı-birleşen davada davacılar vekilinin tüm, davacı, asıl davada fer’i müdahil-birleşen davada davalılar vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamları dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.


2-Asıl dava, markaya tecavüzün tespiti ile maddi tazminatın tahsili, birleşen dava sözleşmenin haksız feshinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminatın hüküm altına alınması istemine ilişkindir.
Asıl davanın davacısı ile bu davada fer’i müdahil, birleşen davanın davalıları arasında 05.06.2002 tarihli sözleşme ile fer’i müdahil ve birleşen davanın davalısı T. Gıda San. ve Tic. A.Ş’ye davacı-birleşen davanın davalısı B.. C.. ait dava konusu markaları Türkiye’de kullanma ve üçüncü kişilere franchise sözleşmesi yapma yetkisinin verildiği, bu kapsamda davalı-birleşen davanın davalısı Assara firması arasında sözlü sözleşme akdedildiği, 15.12.2001-08.05.2003 tarihleri arasında bu sözleşmenin ifa edildiği, anılan dönem itibariyle marka kullanımının hukuka aykırı olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı-birleşen davanın davacısı Assara firmasıyla asıl davada fer’i müdahil ve birleşen davada davalı T. Gıda San. ve Tic. A.Ş arasında mevcut sözleşmenin yazılı yapılması konusunda uyuşmazlık çıktığı, 08.05.2003 tarihinden sonra davalı-birleşen davanın davacısı Assara firmasına mal verilmemesi suretiyle sözleşmenin feshedildiği, bu aşamada davacı-birleşen davanın davalısı B.. C.. firmasının markalarının izinsiz kullanıldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğu, iddialar ciddi görülerek yetkili ve ortak sıfatıyla birleşen davada davacı Haşim Sağır hakkında kamu davası açıldığı, ceza yargılamasında da taraflar arasında yapılmış olan ve uzun süre devam eden sözlü anlaşmanın, asıl davada fer’i müdahil, birleşen davadava davalı T.Gıda San. ve Tic. A.Ş tarafından yazılı hale dönüştürülmek istendiği, davalı gerçek kişi sanığın suç işleme kastının olmadığı ve verilen izne dayalı olarak faaliyet gösterdiği kabul edilerek beraatine karar verildiği, bu kararın temyiz aşamasında zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırıldığı yönleri dosya kapsamıyla sabittir. Mahkemece, yazılı gerekçelerle birleşen davada davacı H.. S.. lehine manevi tazminata hükmedilmiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere, taraflar arasında mevcut sözleşmenin sözlü olarak devam ettiği, davalı-birleşen davanın davacısı şirketin markaları ve logoyu sözlü izinle kullandığı, yazılı sözleşme imzalanması aşamasında taraflar arasında uyuşmazlık çıktığı, sözlü iznin kaldırılması sonrasında kullanımın devam ettiği iddiasıyla şikayetin yapıldığı, esasen bu şikayetle ilgili olarak da ciddi emaraler görülüp, birleşen davanın davacısı H.. S.. hakkında kamu davası açıldığı sabit olup, anılan şikayetin kötüniyetli yapıldığının kabulü doğru değildir. Şikayetin, salt karşı tarafı zarara uğratmak amaçlı olmadığı, yazılı sözleşme yapmaya yanaşmayan, sözlü sözleşme ile verilen iznin kaldırılması sonrasında davalı-karşı davacı firmanın kullanımını önlemek amaçlı olduğu anlaşılmaktadır. Esasen, ceza mahkemesinde de şikayetin yazılı anlaşma aşamasında gerçekleştiği kabul edilmiştir. O halde, birleşen davanın davacısı hakkındaki suç duyurusunun Anayasanın şikayet hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, manevi tazminatın koşullarının bulunmadığı dikkate alınarak, birleşen davada manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davacı-asıl davada fer’i müdahil, birleşen davada davalılar yararına bozulması gerekmiştir.


3-Ayrıca, birleşen davada maddi ve manevi tazminat olmak üzere iki ayrı dava bulunmaktadır. Maddi tazminat davası ıslah edilerek talep edilen tutar artırılmıştır. Ancak, maddi tazminat davasının esastan reddine karar verilmesine rağmen hüküm tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre davalı T. Gıda San. ve Tic. A.Ş. lehine nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi de yanlış olmuş, kararın anılan davalı yararına bozulması gerekmiştir.
4-Bozma neden ve şekline göre, asıl davada fer’i müdahil, birleşen davada davalı T. Gıda San. ve Tic. A.Ş. vekilinin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.


SONUÇ:

 Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleşen davanın davacıları vekilinin tüm, davacı, asıl davada fer’i müdahil, birleşen davanın davalıları vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada fer’i müdahil, birleşen davada davalı T. Gıda San. ve Tic. A.Ş. vekilinin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl davada davalı-birleşen davada davacı H.. S..’dan alınarak birleşen davada davalı T. Gıda San. ve Tic . A.Ş. ve asıl davada davacı-birleşen davada davalı B.. C..’a verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 29,25 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davada davacılardan alınmasına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden asıl davada davalılar-birleşen davada davacılar ve fer’i müdahillere ayrı ayrı iadesine, 01/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay