“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/06/2012
NUMARASI : 2009/159-2012/212

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14.06.2012 tarih ve 2009/159-2012/212 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, davalının müvekkili ile arasında bir sözleşme veya müvekkilinin izni bulunmaksızın TSE marka ve logosunu kullanarak marka hakkına tecavüz ettiğini ve ayrıca TSE markasını yasal yollarla almayarak müvekkili kuruma ödemesi gereken marka belge ve kullanma ücretini ödemediğini, müvekkilinin tanımış markasını haksız yere kullanarak ve bu standarda sahip olmayan ürünleri sahipmiş gibi göstererek müvekkilinin manevi itibarını da zedelediğini ileri sürerek, davalının marka tecavüzünün önlenmesine, davalının imal ettiği, piyasaya sürdüğü ve halen stoklarında mevcut olan ürün, ambalaj, broşür ve bunların imalatına yarayan araç ve makinelere el konulmasına ve imhasına, hükmün ilanına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.260,00 TL maddi, 41.300,00 TL manevi tazminatın tecavüz fiilinin gerçekleştiği tarihten itibaren kamu alacaklarına uygulanan oranda faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, müvekkilinin davacı kuruma başvuruda bulunduğunu, davacının talep ettiği belge ve emtiayı hazırladığını, bunlar arasında numune etiketlerin de bulunduğunu, müvekkilinin tescille birlikte kullanacağı numune etiketleri özel olarak yaptırdığını, imal ettiği ürünlere de numune şekilde tatbik ettiğini ancak, bu ürünlerden herhangi bir satış yapmadığını, ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkilinin Yansan markalı ve TSE belgesi bulunan şirketten fason yangın tüpü aldığını, bu ürünlerin ticaretini yaptığını, TSE belgeli bu ürünlere müvekkilinin kendi markasını taşıyan etiket basmasının müvekkili tarafından kaçak olarak TSE logosu kullanıldığını göstermediğini, kaldı ki müvekkilinin imal ettiği ürünlere davacı tarafından onay ve TSE belgesi verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davalının, davacı kurum adına tescilli “TSE” garanti markasını izin almadan kullanmak suretiyle markaya tecavüzde bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, marka hakkına tecavüzün önlenmesine, davalının imal ettiği, piyasaya sürdüğü ve halen stoklarında mevcut haksız markayı içerir her türlü ürün ambalaj ve broşürlere el konulmasına, hükmün ilanına, 556 sayılı KHK’nın 62/1 -b ve 64/1. maddeleri uyarınca TSE Ürün Belgelendirme ve TSE Yurt İçi Belgelendirme Yönergesi kapsamında yapılan hesaplama uyarınca TSE ücret çizelgesine göre KDV dahil 8.260,00 TL maddi tazminatın ve ayrıca aramada bulunan markalı ürün sayısı ve somut olayın sair özellikleri gözetilerek hakkaniyet ilkesine de uygun olacak şekilde takdiren KDV dahil 5.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.


Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Dava, markaya tecavüzün önlenmesi, davalının imal ettiği, piyasaya sürdüğü, halen stoklarında mevcut olan ürün, ambalaj, broşür ve bunların imalatına yarayan araç ve makinelere el konulması ve imhası, hükmün ilanı ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, eylem tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesince verilen maddi vakıa tespiti yapan beraat kararı bu davanın sonucuna etkili olacağından ve hukuk mahkemesini bağlayacağından, mahkemece aynı hususla ilgili olarak açılan ve dosya kapsamından kesinleşmediği anlaşılan ceza mahkemesi kararının kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken anılan husus yerine getirilmeksizin eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.


2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 22.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay