“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İSTANBUL 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2012
NUMARASI : 2006/119-2012/30

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07/02/2012 tarih ve 2006/119-2012/30 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07/03/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. H..K..ile davalı vekili Av. Z..T..dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin Hans Schwarzkopf GmbH&Co adına kayıtlı iken 07/08/1998 tarihinde devraldığı ve TPE nezdinde 90663 sayı ile tescilli “Prestige” markasının sahibi olduğunu, davalının bahse konu markanın kullanılmadığı gerekçesiyle Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1998/172 esas ve 1999/353 kar7ar sayılı dosyası ile açtığı marka iptal davasının reddedilerek kesinleştiğini, uluslararası düzeyde ticaret yapan müvekkilinin, Türkiye’de bir ortak bularak “Prestige” markasını ülkemizde kullanma girişiminin, davalının bu markayı hukuka aykırı bir biçimde kullanması ve markanın hükümsüzlüğü için haksız davalar açması nedeniyle başarısızla sonuçlandığını ileri sürerek, 50.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, davacının devraldığı ve 1965 yılından bu yana tescilli “Prestige” markasını, tescilli olduğu emtialar için kullanmayarak, hem bu marka üzerinde tekel yarattığını, hem de başkaları tarafından kullanılmasına ve tesciline kötü niyetli olarak engel olduğunu, davacının kullanımı öğrendiği tarih olan 1999 yılından itibaren bir yılın geçmesiyle birlikte, davacının tazminat talebinin zaman aşımına uğradığını bildirerek, asıl davanın reddini savunmuş, karşılık davasında, davacı-karşı davalı adına 90663 sayı ile tescilli “PRESTIGE” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının markasının kullanılmama sebebiyle İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kararı ile hükümsüz kılındığı, kullanılmama halinde davalının davacı markasına tecavüzde bulunması mümkün olmadığı gibi markanın tescilli halinde kullanılma söz konusu olması halinde de henüz iptal kararı verilmediğinden o dönemdeki kullanımın yasal zeminde sayılacağı, söz konusu hükümsüzlük dosyasına da delil olarak sunulan faturalar incelendiğinde hükümsüz kılındığı dönemi kapsayacak surette, 09/01/2002 tarihi ile dava açma tarihi arasında markanın ciddi kullanıldığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, asıl davanın reddine, karşılık davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.


Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1 – Asıl dava, davacıya ait tescilli markaya davalı tarafça tecavüzde bulunulduğu ve davalı tarafça açılan davalar ile markanın hükümsüzlüğünün istemesinin davacının marka hakkını kullanmasına engel teşkil ettiği iddiasına dayalı maddi tazminat, karşılık dava ise davacı karşılık davalı adına tescilli markanın kullanmama hukuki nedenine dayalı hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.


Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin TPE nezdinde 90663 sayı ile tescilli “Prestige” ibareli markanın sahibi olduğunu, uluslararası düzeyde ticaret yapan müvekkilinin, Türkiye’de bir ortak bularak “Prestige” markasını ülkemizde kullanma girişiminin, davalının bu markayı hukuka aykırı bir biçimde kullanması ve markanın hükümsüzlüğü için haksız davalar açması nedeniyle başarısızla sonuçlandığını ileri sürerek eldeki davayı açmış, karşı davada ise davacı, davacı karşı davalı adına tescilli 90663 sayılı markanın kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğünü talep etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda, yukarıda değinilen gerekçe ile asıl davanın reddine, karşılık davanın ise konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.


Dosya kapsamı itibari ile davacı adına tescilli, “Prestige” ibareli, 90663 sayılı, “sabunlar, ıtriyat ve kozmetik maddeleri” emtiası için 3. sınıfta tescilli markanın, bir başka dava dosyasında yapılan yargılama sonunda kullanmama hukuki nedenine dayalı olarak tümden hükümsüz kılınarak kararın kesinleştiği, hükümsüzlüğe ilişkin bu davanın 09.01.2002 tarihinde açıldığı, eldeki asıl davanın açılış tarihinin ise 18.02.2003 olduğu çekişmesizdir. Öte yandan davacı tarafa ait 14.06.2000 başvuru tarihli, “Prestige” ibareli, 2000/11870 sayılı ve hükümsüzlüğüne karar verilen 90663 sayılı marka ile aynı emtiaları kapsayan bir başka markasının daha olduğu, davalı karşı davacı tarafın ise 23.03.1998 başvuru tarihli, 1998/3593 sayılı “Prestige” ibareli markayı davacının 2000/11870 sayılı markasından önce kendi adına tescil ettirdiği anlaşılmaktadır. Yukarıda da değinildiği üzere davacının 90663 sayılı markası kullanmama nedenine dayalı olarak tümden hükümsüz kılınmışsa da, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü tecavüz iddiasının 1999 yılından itibaren başladığı savunulmuş olup, mahkemece 1999 tarihi ile davacıya ait 90663 sayılı markanın hükümsüzlüğünün talep edildiği 09.01.2002 tarihleri arasındaki tecavüz olgusu incelenip değerlendirilmiş değildir. Her ne kadar, bu dönem içerisinde davacının söz konusu markayı kullandığına ilişkin olarak bir delil bulunmadığı belirtilmekteyse de söz konusu hükümsüzlük davasının açılış tarihinden önceki döneme ilişkin olarak davacı adına tescilli markanın hukuki korumadan yararlanacağı açıktır. Öte yandan, kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilen marka dışında tarafların yukarıda başvuru tarihi ve numarası zikredilen markaları bulunmaktaysa ve davalı markasının başvuru tarihinin davacının markasından önce olduğu anlaşılmaktaysa da davacının 2000/11870 sayılı markasında tescilli olan “kozmetik ürünlerine” ilişkin olarak davalı markası kapsamında bir tescilin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda iddianın ileri sürülüş şekli itibari ile davalının kozmetik ürünleri üzerinden davacı markasına tecavüzde bulunduğu bildirildiğine göre, 1999 yılı ile 09.01.2002 dönemi için asıl dava davacısının 90663 sayılı markası ve yine 14.06.2000 yılı ile eldeki asıl dava tarihi arasında geçen süre itibari asıl dava davacısının 2000/11870 sayılı markalarına davalının tecavüz eyleminin bulunup bulunmadığının tespiti gerekirken, yazılı gerekçe ile asıl davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün asıl davada davacı yararına bozulması gerekmiştir.


2 – Öte yandan mahkemece, karşılık davanın konusuz kaldığından bahisle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulduktan sonra yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden yargılamaya devam olunarak konusuz kalan davanın açılmasına hangi tarafın neden olduğunun tespiti ile sonuca gidilmesi gerekirken, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden gerekçe gösterilmeksizin karşı davada davacının sorumlu tutulması dahi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün asıl davada davacı yararına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, karşılık davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün karşı davada davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL vekalet ücretinin her bir yandan alınarak yek diğerine verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edenlere iadesine, 07/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.