“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2012
NUMARASI : 2009/36-2012/118


Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Mahkemesi’nce verilen 07.06.2012 tarih ve 2009/36-2012/118 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 15.04.2014 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. N. O. ile davalılar vekili Av. İ.. Y.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacılar vekili, müvekkili T. Rad. Tel. A.Ş’nin marka hakkı dahil her türlü hak sahibi, diğer müvekkili şirketin imtiyaz sahibi olduğu F. markası ve bu marka adında yayınlanan F. Gazetesi bulunduğunu, anılan gazetenin her türlü görsel unsurlar üzerindeki hakların diğer müvekkili gerçek kişiye ait olduğunu, davalının F. markasıyla ayırt edilemeyecek ölçüde benzeyen F. kelime markasını tescil ettirip, spor gazetesi adı olarak kullanmaya başladığını, davalı markasının müvekkilinin tanınmış markasıyla ayırt edilemeyecek şekilde benzer olduğunu, ayrıca markasını tescil ettirdiği şekilden farklı kullandığını, tescilin kötüniyetli olduğunu, kullanma şeklininde grafik, logo, görsel unsurlar ve diğer karakteristik unsurlar bakımından müvekkili markasıyla iltibas meydana getirdiğini, taklit ettiğini, bunun ise aynı zamanda FSEK kapsamında maddi ve manevi hak ihlali oluşturduğunu, davalı eyleminin haksız rekabet de teşkil ettiğini ileri sürerek ve ıslah isteminde bulunarak, davalı markasının hükümsüzlüğüne, davalı eylemlerinin müvekkili markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, tescilli F. markasıyla F.+Ş. ibaresinin kullanılmasının internet dahil her türlü basın unsurları üzerinde F. Gazetesi’nde yer alan grafikler, logo ve diğer başkaca görsel unsurlar ile diğer karakteristik unsurlar yönünden iltibasa yol açacak şekilde veya benzerlerinin kullanılmasının önlenmesine, diğer fer’i taleplerin hüküm altına alınmasına, müvekkili T. Gaz. Der. A.Ş. için 77.876,70 TL maddi, 25.000 TL manevi, diğer müvekkili şirket için 77.876,70 TL maddi, 25.000 TL manevi, müvekkili gerçek kişi için FSEK’den doğan manevi hakkın ihlali nedeniyle 20.000 TL manevi tazminatın ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, markalar arasında benzerlik bulunmadığını, yine davacının logo, grafik, tasarım ve imaj unsurlarının taklit edilmediğini, sektördeki gazetelerde sayfa düzenlemesi bakımından benzerlik olabileceğini, kullanılan renklerinde farklı olduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, markaların bütünsel olarak karşılaştırıldığında, her iki markanın ilk dört harflerinin aynı, son üç harflerinin ise farklı olduğu, yani ilk iki heceleri olan F. ibarelerinin aynı ve benzer, son hecelerinin ise üçer harften oluşmasına rağmen hem harflerin, hemde hecelerin farklı oldukları, bu durumda davalı markasının üçüncü hecesi olan son hecesi G., davacı markasının son hecesi olan üçüncü hecenin ise M. ibaresi olduğu, bu son hecelerin ise iki marka arasındaki ayırt ediciliği sağladığı, dolayısıylada görsel, işitsel ve kavramsal olarak bakıldığında, ortalama tüketici nezdinde taraf markaları arasında iltibas yaratacak ve hükümsüzlük gerektirecek nitelikte bir benzerliğin bulunmadığı, ancak; davalının TPE nezdinde tescilli F. ibareli markasını kullanma şeklinin davacı tarafın dayanmış olduğu markayla benzer bulunduğu, gazete sayfa düzeni, grafikler ve logolar gözönünde bulundurulduğunda, davalının markasını kullanma şeklinin davacı taraf markasıyla iltibas oluşturacak şekilde olduğu, bununda marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetten dolayı 3. bilirkişi kurulunun raporunda da belirtildiği üzere 1 ve 2 nolu davalının talep edebilecekleri toplam maddi tazminatın 82.681,00 TL olduğu, davalının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle marka hakkı sahibi olan 1 nolu davacı ile lisans hakkı sahibi olan 2 nolu davacının manevi kayıplarının bulunduğu, dolayısıyla manevi tazminatta talep edebilecekleri, gazete sayfasınında düzenlenme şeklinin FSEK kapsamında grafik eser niteliğinde olduğu, bu eser sahibinin ise gazete sayfasını düzenleyen ve oluşturan davacılardan B.. K..’a ait bulunduğu, bu davacının manevi hakkı ihlal edildiğinden manevi tazminatta talep edebileceği, belirtildiği üzere maddi hakkı 1 ve 2 nolu davacılara, manevi hakkı ise 3 nolu davacıya ait olan grafik eserinden doğan telif hakkına davalının gazetesini oluşturuş şeklinin tecavüz teşkil ettiği, davalı vekili ıslahla arttırılan miktarın zamanaşımına uğradığını ileri sürmüş ise de zamanaşımı bakımından tazminat talebinin haksız fiilde zamanaşımını düzenleyen BK’nın 60. maddesi hükmüne tabi olduğu, bu maddede ise 1-10 yıllık zamanaşımı süresinin öngörülmesi ile birlikte, ceza zamanaşımı süresinin daha uzun olması durumunda bu sürenin uygulanacağının belirtildiği, 556 sayılı KHK’nın cezai hükümlerinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesine rağmen, davalının eylemi aynı zamanda TTK’nın 56 vd. maddelerinde öngörülen haksız rekabetde oluşturduğu, haksız rekabet durumunun ise, TTK’nın 62. maddesinde suç olarak düzenlendiği, bu durumda haksız rekabet bakımından ceza zamanaşımı dava konusu olaya uygulanması gerektiği, zamanaşımı ıslahla arttırılan miktara yönelik sadece 556 sayılı KHK uyarınca lisans bedeline göre hesaplanan tazminatta dikkate alınması gerektiği, ıslahla arttırılan lisans bedeline göre hesaplanan fazla miktar ıslah tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı, belirtildiği üzere haksız rekabetten dolayı da tazminat istendiğinden bu yönden arttırılan miktar ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında ıslah tarihi itibariyle zamanaşımına uğramadığı, dolayısıyla 3. bilirkişi kurulunun kök raporunda belirtilen miktarlardan lisans bedeline göre hesaplanan miktar değil, diğer yöntemlere göre hesaplanan toplam 82.681,00 TL maddi tazminat miktarına hükmedilmesinin doğru olacağı, diğer bir ifadeyle, ıslah tarihi itibariyle 556 sayılı KHK’ya göre ıslahla arttırılan maddi tazminatın zamanaşımına uğradığı, ancak haksız rakabet hükümlerine göre talep edilebilecek ve de ıslahla arttırılan tazminat miktarı ıslah tarihi itibariyle zamanaşımına uğramadığı, lisans hakkı sahibi olan davacının münhasır lisans hakkı bulunduğu, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetten dolayı maddi ve manevi zarara uğramış olduğu, marka hakkı sahibi yanında dava açma hakkının bulunduğu gerekçesiyle hükümsüzlük davasının reddine, 1 ve 2 nolu davacıların açmış oldukları marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti davasının kabulü ile marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine ve bu bağlamda; davalı markasının tescil edilmiş şekil ve renk dışında kullanılmasının durdurulması ve yayınının önlenmesine, grafik eserinden doğan telif hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, tespitine, durdurulmasına ve ref-i ne, maddi tazminat davasının ıslah edilmiş haliyle kısmen kabulü ile 82.681,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline ve 1 ve 2 nolu davacılara verilmesine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetten dolayı 1 ve 2 nolu davacılar için 30.000,00 TL manevi tazminatın takdirine takdir olunan bu tazminatın davalıdan tahsili ile 1 ve 2 nolu davalılara verilmesine, telif hakkından doğan manevi hakkın ihlalinden dolayı 15.000,00 TL manevi tazminatın takdiri ile iş bu tazminatında davalıdan tahsiline ve davacı manevi hak sahibi B.. K..’a verilmesine karar verilmiştir.


Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Yargıtay Kararı


1-Dava, tescilli markanın hükümsüzlüğü, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet ile 5846 sayılı Kanun’dan doğan hakkın ihlal edildiğinin tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat ile itibar tazminatının tahsili ve diğer fer’i taleplerin hüküm altına alınması istemlerine ilişkindir.


Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 294 ve devamı (Mülga HUMK’nun 382 ve devamı) maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün, açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın, kısa karara uygun olması gerekmektedir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır. Hatta, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.


Somut olayda mahkemece kısa kararda hüküm özetinin ilan edilmesi yönünde bir karar verilmemişken, gerekçeli kararda, kısa karara aykırı olacak şekilde hükmün ilanı yönünde hüküm kurulmuştur. Bu durum karşısında, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılmaması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.


2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin diğer, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin diğer, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 15.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay