“İçtihat Metni”


Taraflar arasında görülen davadaverilen 24.01.2012 tarih ve 2008/348-2012/2 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin “nin tanınmışlığını ve kalitesini korumak üzere kurulan ve adına hareket eden bir kuruluş olduğunu, ” markasını pek çok ülkede adına tescil ettirdiğini, ibarenin ezdinde coğrafi işaret olarak tescilli olduğunu, davalının ” ” ibareli markanın sahibi bulunduğunu, ancak bu markanın 556 sayılı KHK’nın 7/1-(c), (f) ve 35. maddelerine aykırı olduğu gibi, kötü niyetle yapıldığını ve coğrafi kaynak belirttiğini, hükümsüz kılınması gerektiğini, davalının müvekkilinin önceki lisansörü olan firması ile aile şirketi olduğunu, söz konusu lisans sözleşmesinin sona ermesinden sonra markayı adına tescil ettirmesinin iyi niyetli olmadığını iddia ederek 2005/42786 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı, davaya cevap vermemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı markasının şekil ve sözcükten oluşan karma ya da kombinasyon marka olduğu, genel izlenimine hakim ve esaslı unsurları güneş ya da gemi dümenine benzeyen ve ortasında duman tüten dolu bir kahve fincanından oluşan şekil ve ” ibareleri olduğu, zira şeklin, tescil kapsamındaki çekişmeli mal ve hizmetleri tanımlayan yaygın kullanımı olan bir görsel olmayıp, özgün, ayırt ediciliği bulunan bir figür olduğu, markanın kelime unsurunu teşkil eden ” ibaresinin dilimizde herhangi bir anlamı olmadığı, “” ” anlamına geldiği; ” sözcüklerinin ise kahvehane, kahve içilebilecek yer kafe” anlamlarına ibaresini gören tüketicinin ancak 30/01. sınıftaki “kahve, kakao, suni kahve yerine geçen maddeler, kahve veya kakao esaslı içecekler” ile 43/01 “Yiyecek içecek sağlanması hizmetleri; kafe hizmetleri” yönünden ürünün veya hizmetin kaynağının “K” olduğu yönünde bir algıya yol açabileceği, oysa bu mal ve hizmetlerin tarafından re’sen başvurudan çıkartılmış bulunduğu, çekişmeli mal ve hizmetler yönünden ise doğrudan veya dolaylı olarak ürünlerin ve hizmetlerin kaynağının “” olduğunu bildirdiğinden


…/…


-2-


söz edilemeyeceği, zira çekişmeli mallar ve hizmetlerin Kolombiya ile özdeşleşmiş ya da bu ülkenin söz konusu mal ve hizmetleri ile bilinen bir yer olmadığı,dolayısıyla somut uyuşmazlıkta davalı markası yönünden tescil kapsamındaki mal ve hizmetler itibariyle 556 sayılı KHK’nın 7/1-c hükmünde yer alan hükümsüzlük koşullarının gerçekleşmediği, aynı şekilde “” den oluşan markayı 30/02-19 sınıf ve alt gruptaki mallar ve 42/02. sınıftaki hizmetler üzerinde bu işareti gören ortalama tüketicinin malların veya hizmetlerin kaynağının Kolombiya olduğu yanılgısına düşmesinin her koşulda ve ciddi bir seçenek olarak kabul edilemeyeceği; zira marka sahibinin çekişmeli malları getirmesi olanağı bulunduğu gibi; işareti bir bütün olarak gören tüketicinin onu markasal olarak algılayıp mutlak şekilde geldiği yanılgısına düşeceğinden söz edilemeyeceği; oysa KHK’nın 7/1-(f) bendi anlamında yanıltıcılıktan söz edilebilmesi için işaretin ilgili mal ve hizmette kullanılması halinde kaçınılmaz olarak nitelik, kalite, üretim yeri, coğrafi kaynağı konusunda halkı yanıltması gerektiği, dolayısıyla somut olayda KHK’nın 7/1-(f) bendi anlamında da bir tescil engelinin bulunmadığı, son olarak davalı markasının, davacının yaygın şekilde kullanımına konu olan ve coğrafi işaret olarak tescil edile şapkalı atlı silüeti)” den oluşan işaret ile bağlantı kurulma ihtimali dahil iltibas yaratacak bir benzerliğinin bulunmadığı; davalının aynı grup içinde yer aldığı bağlantılı bir şirketin daha önce davacıdan lisans alarak faaliyet gösterirken, bu ilişkiyi sona erdirip, çekişmeli markayı tescil ve ticari hayatına devam etmesinin başvurunun kötü niyetle yapıldığını kanıtlayan bir veri olarak dikkate alınamayacağı, kötü niyetli başvurudan söz edilebilmesi için her şeyden önce davalı markasının ve mal/hizmet kapsamının davacı marka ya da coğrafi işaretleri ile bir benzerlik taşıması; ayrıca başvuruyu davacıyı salt tescil ülkesi pazarına girmekten men ya da markayı kullanma yönünde samimi bir niyeti olmaksızın satmak veya devir amacının bulunması gibi açık kötü niyet göstergelerinin olması gerektiği, davalı markasının kötü niyetle tescil edildiğine dair somut olayda bir belge, bilgi veya kanıt olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 04,05 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay