“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03.05.2011 tarih ve 2007/412-2011/248 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 11.06.2013 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili adına uzun yıllardan beri … markasının ve ambalajlarında kullandığı işaret ve görsel şekillerin tescilli olduğunu, davalıların müvekkilinin markasını ve ambalajlarında kullandığı işaret ve şekilleri, iltibasa ve haksız rekabete yol açacak şekilde özellikle müvekkili markasının tanınmışlığından istifade etmek amacı ile kullandığını, davalıların haksız kazanç elde ettiğini, bu hususun …

 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/117 D.iş sayılı dosyası ile davalıların iş yerinde yapılan tesbit ile sabit hale geldiğini ileri sürerek müvekkili firmanın tescilli markalarına ve logolarına yönelik haksız rekabet teşkil eden her türlü fiillerin durdurulması ve önlenmesine, haksız rekabetin men’ine, davalılarca üretimde kullanılan makine kalıplar ve teçhizatların imhasına, 40.000.TL maddi ve 20.000.TL manevi olmak üzere 60.000.TL tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.


Davalı … Tekstil Ltd. Şti. vekili, öncelikle davacı tarafın tanınmışlık iddiasının tamamen yerinde olmadığını, davacının markası … markası ile müvekkilinin kullandığı … markasının farklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.


… iç ve dış ticaret Ltd. Şti. vekili, müvekkili şirketin hiç bir şekilde bebek bezi üreticisi olmadığını, müvekkilinin ihracat ile uğraştığını, yaklaşık 20-30 yıldan beri farklı firmalardan aldığı malları yurt dışına ihraç ettiğini, … markalı bezleri davalı … tekstil Ltd. Şti.’nin ürettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.


Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı … Ltd. Şti.’nin üretici firma olmayıp ihracatçı firma konumunda olduğu, diğer davalı … tekstil firmasının … markası ile davalı adına tescilli bulunan … markası ile yapmış olduğu üretimin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, haksız rekabetin men’ine, … markasının üretiminden kullanılan makine ve teçhizatların imhasına, ambalajların toplatılmasına, 40.000 TL maddi tazminat ile 2.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan tahsiline, bezlerin ambalajından çıkartılıp davalıya iade edilmiş olması sebebiyle bu bezlerine imhasına yer olmadığına, hüküm özetinin karar kesinleştiğinde ilanına karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.


Dava, haksız rekabetin önlenmesi ile maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece davalı … Ltd. Şti.’nin üretici firma olmayıp ihracatçı firma konumunda olduğu gerekçesiyle hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık, yurt içi piyasaya sunulma amaç güdülmeksizin transit olarak yurt dışına gönderilmek üzere gümrük işlemi yapılan taklit markalı ürünlerin markaya tecavüz oluşturup oluşturmayacağı noktasında toplanmaktadır. Ülkesellik ilkesi bakımından ilgili yasada marka hakkının kullanılması ve korunması bakımından bir muafiyet tanınmadığı açıktır.

Yine 556 Sayılı KHK’nın 9/II-c maddesinde marka hakkından doğan hakların kapsamı sayılırken tescilli marka ile ilgili işareti taşıyan malın ithal ve ihracının yasaklanabileceği öngörüldüğü gibi, bu madde de sayılan tecavüz hallerinin sınırlanmadığı, marka sahbinin izni olmadan bu markayı taşıyan taklit malların transit geçişinin markaya, tecavüz oluşturacağı öğretide de kabul edilmektedir.

Anılan KHK’nın 61/c maddesinde markayı veya ayırt edilmeyecek benzerini kullanarak markanın taklit edildiğini bilen veya bilmesi gerekenlerin bu ürünleri ticari amaçla elinde bulundurmanın da marka hakkına tecavüz oluşturduğunu öngörmektedir.

 Aynı KHK’nın 64/1’inci maddesine göre,marka taklit edilerek üretilen ürünü ticari amaçla bulunduran kişi ayrıca tazminat ödemekle yükümlüdür Türkiye’nin taraf olduğu TRIPS Anlaşması’nın 41, 46 ve 50’nci maddeleri de taraf ülkelere marka hakkı ihlallerine neden olan malların hak sahiplerinin zarar görmesini engelleyecek biçimde ticaret kanalları dışına çıkarılması yükümlülüğü getirmektedir. Nitekim 31.05.2002 tarihli RG’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliği’nin 15/Son ve 109. maddeleriyle de bu tür eşyalara ait işlemlerin durdurulacağı öngörülmekle sözü edilen yukarıdaki değerlendirmelerin aynı amaca yönelik olduğunun benimsendiğini göstermiştir.

Bütün bu açıklamalar ışığında, marka sahibinin izni olunmaksızın marka taklit edilerek üretilen sahte ürünleri bulundurmanın ve yurt dışı etme faaliyetlerinin suç ve marka hakkına tecavüz oluşturduğunun değerlendirilerek, davalı … Ltd. Şti.’nin hukuki durumunun 556 Sayılı KHK’nın 6/c maddesi çerçevesinde düşünülerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.


SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak: Yargıtay