“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20…2010 tarih ve 2009/271-2010/453 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin ticaret ünvanının kök unsurunu oluşturan tescilli ve tanınmış “Arzum” esas unsurlu markaların maliki olduğunu, müvekkilinin 2008/55260 kod numarası ile “ARZUM” ibaresini 28, 29, 30. ve 43. mal/hizmet sınıfında marka olarak tescil başvurusunda bulunduğunu, davalı …’nin daha önce davalılar adına tescilli bulunan “ARZUM” markalarını tescil engeli sayarak başvuruyu kısmen reddettiğini, müvekkilinin kısmi red kararına itirazının da …’nın nihai olarak reddedildiğini, kararın haksız olduğunu, “ARZUM” ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanının ayırt edici unsuru olduğunu ve ilk kez 1986 yılında müvekkili adına marka olarak tescil edildiğini, söz konusu markanın müvekkilince maruf ve meşhur hale getirildiğini, marka üzerinde gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, öncelik hakkının da müvekkiline ait olduğunu, “ARZUM” markasını tescil eden kişilerin kötü niyetli olduğunu ve tescil tarihinden itibaren kullanmadıklarını, müvekkili şirket marka başvurusu ile itiraza dayanak markaların 7/1-b maddesi anlamında benzemediğini ileri sürerek, … …’nın 01.09.2009 tarih ve 2009-M-4103 sayılı red kararının iptali ile davalı … adına tescilli 2000/01909 sayılı, davalı A.Can Unlu Mam. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına tescilli 2000/17252 sayılı, davalı … adına tescilli 2003/06087 sayılı marka tescilinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, bu markaların hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı … vekili, … kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.


Davalı Egetür Wurst Und GMBH vekili, müvekkil şirketin …’da kurulduğunu ve başlıca faaliyet alanının sucuk, salam, pastırma, sosis gibi et ve et ürünleri olduğunu, müvekkil markasının başta … olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde tescil ettirildiğini, “ARZUM” markasının “salamlar” üzerinde kullanılmakta olduğunu, davacının kötüniyet iddiasının kabul edilemeyeceğini, Türkiye’deki davaya konu markanın tescilini geri çektiklerini, davanın konusuz kaldığını, savunarak müvekkili açısından davanın reddini istemiştir.


Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma ve kısmen benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava dilekçesinde, redde dayanak markaların hükümsüzlüğünün tespiti isteminde bulunmuş ise de, hükümsüzlüğün tespiti istemli davalar iş bu davadan tefrik edildiği, davaya …. kararının iptaline yönelik olarak devam edildiğini, uyuşmazlığın davacının tescil başvurusunda bulunduğu ibare ile daha önce tescilli bulunan ve redde dayanak yapılan markaların 556 sayılı KHK’nin 7/1-b maddesi uyarınca aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olup olmadığı, davacının “ARZUM” markası üzerinde müktesep hakkı bulunup bulunmadığı ve bu bağlamda … kararının iptali koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı, davacının 2008/55260 sayı ile “ARZUM” ibaresini 28, 29, 30. ve 43. emtia sınıfında tescil başvurusunda bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca davacı başvurusunun aynı konuda tescilli bulunan markaların bulunması nedeniyle 556 sayılı KHK’nin 7/1-b maddesi uyarınca kısmen reddedildiği, davacı marka başvurusundan çıkartılan mal/hizmetlerle redde dayanak yapılan marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin birebir karşılaştırılması sonucunda, başvurunun emtia listesindeki “tuz” hariç tüm mal ve hizmetler, redde mesnet markaların koruma kapsamındaki mallar/hizmetler ile aynı/aynı tür, “tuz” emtiasının ise benzer olduğu, davacının marka başvurusu “ARZUM” ibaresiden oluştuğu, redde dayanak markalar ise “ARZUM+şekil”, “ARZUM CAN”, “ARZUM+şekil”, “ARZUM” ibarelerinden meydana geldiği, markaların aynı olmadığı, davacı marka başvurusu ile 2000/01909 ve 2001/21017 sayılı markaların “ayırt edilemeyecek kadar benzer” olduğu, her ne kadar; davacı başvurusu münhasıran kelime unsurundan oluşmakta, redde mesnet markalarda ayrıca şekil unsuru bulunmakta ise de; bu durum markaları “aynı” olmaktan çıkarmakla beraber ayırt edilemeyecek derecedeki benzerliği ortadan kaldırmadığı, yine, dava konusu başvuru ile 2003/06087 sayılı markası da “ayırt edilemeyecek kadar benzer” olduğu, gerek başvuru gerekse redde mesnet marka başkaca bir unsur içermemekte, münhasıran “ARZUM” ibaresinden oluştuğu, oluştuğu, markaları “aynı” olmaktan çıkaran yazı karakteri farklılığı ise; ayırt edilemeyecek derecedeki benzerliği ortadan kaldırmadığı, bilirkişi raporuna davacı başvurusu ile 2000/17252 sayılı markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadığı belirtilmiş ise de söz konusu markada “ARZUM” ibaresi dışında “CAN” ve “KALP şekli” mevcut ise de, markanın dikkat çeken akılda kalan esaslı unsurunun “ARZUM” sözcüğü olduğu ve aynı olmasa bile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, davacı başvurusu ile redde dayanak marka aynı değil ise de, ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunduğundan 556 sayılı KHK’nin 7/1-b maddesindeki koşulların oluştuğu, davacı vekili, “ARZUM” markasının asıl sahibinin müvekkili olduğunu, 1986 yılından beri tescilli olması nedeniyle marka üzerinde müktesep hakkı olduğunu ileri sürmüş ise de 556 sayılı KHK ile
getirilen düzenlemeler kapsamında marka tescilinde öncelik ve teklik esası gereği davacının tescilini talep ettiği işaret tanınmış marka olsa dahi bu olguya dayanarak ancak ve sadece …. kişilerin aynı veya benzer marka başvurularına … nezdinde itiraz edebilir ve/veya tescil edilmiş ise hükümsüzlüğünü talep edebileceği, gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 05,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 22.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay