“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada… 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24.02.2011 tarih ve 2010/22-2011/40 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 04.06.2013 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkili şirketin … , … , … , ve … ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının müvekkili markalarıyla iltibasa sebebiyet verebilecek ve tanınmışlığından haksız yarar sağlayacak şekilde … tanıtım işaretini kullanarak mobilya ürünleri pazarladığını, anılan tanıtım işaretinin fiziki ve elektronik ortamlarda tanıtımını yaptığını, davalı eylemlerinin müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek davalı şirketin eylemlerinin haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine, durdurulmasına, yaratılan haksız rekabetin men’ine, tecavüzün ref’ine, 20.000 TL manevî tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve hükmün ilânına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı şirket vekili, müvekkili şirketin 2007 yılından itibaren, merkezi … ‘da bulunan mutfak ve mobilya sektöründe 1985 yılından bu yana faaliyet gösteren … unvanlı şirketin … , … ve .. distiribütörü ve çözüm ortağı olduğunu, aradaki anlaşma uyarınca anılan şirkete ait … ibareli markanın ithalat ve ihracatı yapılan mal ve hizmetler üzerinde, bu mal ve hizmetlerin piyasaya sürülmesinde, stoklanmasında, teklif verilmesinde, iş evrakında, internet ortamında, reklâm ve kataloglarında haklı ve hukuka uygun olarak kullandığını, 07.07.2009 tarihinde kullanılan tanıtım işaretinin tescili için TPE’ye başvuruda bulunulduğunu ve tescil sürecinin devam etmekte olduğunu, … ibaresinin … ‘da ev anlamına gelen dünya ve… ‘de faaliyet gösteren bir çok firma tarafından kullanılan bir işaret olduğunu, davacı marka tescillerinden önce ve sonra bir çok firma adına marka tescilinin sağlandığını, müvekkilinin kullandığı tanıtım işaretinin davacı markalarıyla irtibatlandırılmasının mümkün bulunmadığını, zaten … markasının müvekkilinin anılan işareti kullanmasından sonra davacı tarafından tescil edildiğini, davacının haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının ürünlerini … . unvanlı … merkezli şirketten alınarak … ’ye ithal ettiği, 2000 yılından bu yana … ibareli markanın … ve … ’de tescilli olduğu, ancak marka hukukunda ülkesellik prensibinin geçerli olması nedeniyle davalının ürünleri satın aldığı şirketin markasının ve ticaret unvanının … dışındaki ülkelerde tescilli olması, …’de eylemi hukuka uygun hâle getirmeyeceği, davalının … ibareli marka tescil başvurusunun, davacı şirket tarafından itiraza uğradığı ve Markalar Dairesi’nin 14.08.2010 günlü kararıyla başvurunun reddine karar verildiği, dolayısıyla davalı eylemlerinin tescilli bir marka kapsamında düşünülmesi olanağının bulunmadığı, davacı şirketin 1992 yılından bu yana mobilyacılıkla ilgili sektörde … ibareli seri markalarla ticarî faaliyette bulunduğu, sektörde belli bir bilinirlik elde ettiği, davalının davacıyla aynı sektörde ticarî faaliyette bulunduğu, davacı ve markasından ayrıca ticarî faaliyetinden haberdar olmamasının mümkün bulunmadığı, davacının … ibareli markalarının tescilli ve korunmalarının zorunlu olduğu, davalının davacı ile aynı sektörde ve aynı ürün ve hizmetlerle ilgili olarak … ibareli tanıtım işaretini kullandığı, bu işaretin davacının … ibareli markalarıyla görsel, sescil ve anlamsal olarak bütünü itibariyle bıraktığı izlenim itibariyle ortalama tüketici ve yararlanıcıları iltibasa düşürebilecek derecede benzer nitelikte olduğu, tanıtım işaretinde … ibaresinin ve tanımlayıcı başka bazı ifadelerin kullanılmasının davacı markalarından ayırt ediciliği temin etmediği, ortalama düzeydeki alıcı ve yararlanıcıların davacı markası ve davalının kullandığı tanıtım işaretinin farklı işletmelere ait iki ayrı marka olduğunu algılamalarının mümkün olmadığı, 20. sınıf ürünlerle ilgili satın alma süresi içerisinde davacı markalarını taşıyan ürünlerden yararlanmak isterken davalının tanıtım işaretini taşıyan 20. sınıf ürünleri satın alabileceği, 556 sayılı KHK’nın 9. maddesi uyarınca tescilli bir markanın, sahibinin izni olmaksızın işletmede, ürünler üzerinde ve ürünlerin tanıtımı ile ilgili fiziki ve elektronik ortamlarda kullanılmasının marka hakkına tecavüz teşkil edeceği, eylemi gerçekleştiren kişinin marka tescilinin varlığından haberdar olup olmamasının bir ehemmiyetinin olmadığı, zira tescilli sınaî hakların tekelci yapısının bunu gerektirdiği, tarafların ekonomik durumu, ihlâl olunan hakkın mahiyeti, tecavüzün etkileri, ulaştığı çevre karşısında 10.000 TL manevî tazminat takdirinin hakkaniyete uygun düşeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının, mal ve hizmetlerin sınıflandırılmasına ilişkin tebliğin 20. sınıfındaki ürünlerin ticaretinde … ibaresini tanıtım vasıtası olarak kullanmasının davacının … ibareli marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespitine, durdurulmasına, … ibaresinin kaldırılmasına ve haksız rekabetin men’ine, internet ortamında kullanımının durdurulmasına, … ibaresinin tabelâ ve basılı evraktan kaldırılmasına,10.000 TL manevî tazminatın 09.01.2010 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, kararın kesinleşmesini müteakip özetinin tüm … ‘de yayımlanan gazetelerden birinde bir defa ilânına,sair istemlerin reddine karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.



SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 534,60 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 06.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.