“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … 4. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ


Taraflar arasında görülen davada … 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24.11.2010 tarih ve 2008/89-2010/270 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 12.03.2013 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin “…” ve “…+ şekil” ibareli tanınmış markalarının bulunduğunu, davalının ise müvekkilinden sonra … ibaresini marka olarak tescil ettirdiğini, davalıya ait markanın müvekkiline ait markalar ile iltibasa neden olacak şekilde benzer olduğunu ve davalının müvekkili markalarının tanınmışlığından yararlandığını, bu durumun marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini ileri sürerek, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü ile ürünlerin toplatılması ve imhasını talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflara ait markalardaki … ibaresinin ortak olduğu ve bunun tali unsur olduğu, asıl unsurun … ve … ibaresi ile … olduğu, … ibaresinin markalara ayırt edicilik katmadığı, gıda sektöründe bu ibarenin şekersiz, kalorisiz anlamına geldiği, vasıf bildirmesi nedeniyle … ibaresinin markaların karşılaştırmasında dikkate alınmayacağı, bu nedenle markalar arasında iltibasa neden olacak şekilde benzerliğin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.


Somut olayda, davacı adına tescilli marka ile davalıya ait markanın iltibas oluşturacak şekilde benzer olduğu iddiası ile öncelik hakkına dayalı olarak davalı markanın hükümsüzlüğü talep edilmiş ve mahkemece markalar arasında iltibas oluşmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.


Ancak mahkemece her ne kadar davacıya ait markanın ayırt edici unsurunun … ve …, davalıya ait markanın ise … olduğu, markalarda yer alan … ibaresinin markalara ayırt edicilik kazandırmadığı, bu ibarenin sıfır anlamına geldiği ve gıda sektöründe şekersiz, kalorisiz gıdalar için kullanılan yardımcı unsur niteliğinde olduğu belirtilmiş ise de, taraflara ait markaları işaretlerin tertip tarzı itibariyle “…” kelimesinin yardımcı unsurdan ziyade markanın asli unsuru olarak algılanacak biçimde yer aldığı, tescilli oldukları ürün sınıfları bakımından aynı veya yakın raflarda satışa sunulmaları ve tüketici kitlesinin bu tür ürünleri üzerinde fazla düşünmeksizin hemen aldığı gözönüne alındığında, markaların bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucu markada yer alan ibarelerin tamamı asıl unsur niteliğinde olup, … kelimesinin de markanın baskın ve dikkat çekici işaretlerinden birisi olması nedeniyle markaların karıştırılma ihtimali sözkonusudur.


Bu itibarla, mahkemece, taraflara ait markaların bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucu asıl unsurun markaların tamamı olduğu, vurgunun da … ibaresi üzerinde olduğu gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay