“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … … (… ) FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … … Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02.06.2011 tarih ve 2008/43-2011/53 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkili şirketin 2000 yılında “…” markalı ilk gerçek araç içi navigasyon cihazını ürettiğini, “…” ibareli markaların tescili için … … Enstitüsüne 2006/15743 ve 2007/04165 sayılı marka başvurularını yaptığını, ancak müvekkilinin marka başvurusundan sadece üç ay kadar önce başvurusu yapılmış olan davalı adına tescilli 19.07.2005 tarih ve 2005/25656 sayılı “…” markası sebebi ile başvurusunun 9. sınıfta yer alan emtialar bakımından kısmen reddedildiğini, oysa müvekkil şirketin “…” markasının gerçek hak sahibi ve ilk kullananı olması nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 3. ve 8/3 maddeleri uyarınca bu sınıftaki hakkının Türkiye’de öncelikle koruma altında olduğunu ileri sürerek, davalının haksız olarak tescil ettirdiği “…” markasının, geçmişe etkili olarak başvuru tarihinden itibaren hükümsüzlüğünün tespiti ile dava konusu markanın kullanımının önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, müvekkilinin, adına tescilli “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, müvekkili markasının gerek 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK, gerekse TTK’nın amir hükümlerine göre çifte koruma altında olduğunu, davacı markasının tanınmış marka olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdikleri ve TTK’nın 20/II maddesi kapsamında tacirlerin basiretli davranmak zorunluluğu olduğu, bu kapsamda davalı firmanın markasını ve ticaret unvanını seçerken aynı sektörde faaliyet gösterenlerle iltibas teşkil etmeyecek bir markayı seçip tescil ettirmeleri gerektiği, davalının “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmede haklı bir neden göstermediği de nazara alınarak davalı firmanın bir tacirden beklenen dikkat ve özeni göstermediği, davacının markasının sektörde tanınmış marka olması karşısında davalının bu seçiminin iyi niyetli olmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalı adına tescilli 19.07.2005 tarih 2005/25656 tescil numaralı “…” markasının hükümsüzlüğüne, tescilli markanın kullanımı sicilden terkin edilmedikçe tecavüz oluşturmadığından davalı markanın kullanımının önlenmesine dair istemin ve hükmün ilanına ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 05,90 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 03.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.