“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ7. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 21.02.2019 tarih ve 2009/22 E. – 2019/86 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nce verilen 08.10.2020 tarih ve 2019/1142 E. – 2020/1228 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili asıl davada, davalının “sünnet külotu” isimli 2003/02811 tescil nolu faydalı model belgesinin bulunduğunu, ancak faydalı modelin yeni olmadığını, zira söz konusu sünnet çamaşırının müvekkiline ait 2003/02168 Y nolu faydalı model belgesi ve 2003/03747 nolu endüstriyel tasarım belgesi tescilli olduğunu ileri sürerek davalıya ait 2003/02811 tescil nolu faydalı modelin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise davalının müvekkilinin buluşunu taklit ederek faydalı model belgesi aldığını, her iki ürününde aynı olduğunun mahkeme kararı ile tespit edildiğini, bu durumun müvekkilinin faydalı modeli ile tasarım hakkına tecüvüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek haksız rekabet ve tecavüzün tespitini, önlenmesini, ürünlerde kullanılan kalıplara el konulmasını, maddi ve manevi tazminat haklarının saklı tutulmasını talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, davacı yanın 551 sayılı KHK 158/2. maddesince dava açma hakkı bulunmadığını, davacı aleyhine Bakırköy FSHHM 2008/248 Esas nolu dosyası ile açılan 2003/02168 Y nolu faydalı model belgesi ve 2003/03747 nolu endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğü davası bulunduğunu, müvekkilinin faydalı modelinin tescili kapsamındaki kullanımının tecavüz ya da haksız rekabet oluşturmadığını, davacının davayı ikame etmekte hukuki yararı bulunmadığını savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; asıl ve birleşen dava yönünden davalı adına tescilli 2003/02168 nolu faydalı modelin 10 yıllık koruyucu süresi dolmakla faydalı model belgesinin geçerliliğini yitirdiği, yine davacıya ait 2003/02811 nolu faydalı modelin de TPMK kayıtlarına göre hükümden düştüğü dolayısıyla davanın konusu kalmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.


Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.


Bölge Adliye Mahkemesi’nce; 551 sayılı KHK’nın 165. maddesine göre faydalı modelin hükümsüzlüğü davasının korumanın devam ettiği sürece açılabileceği, davalıya ait faydalı model belgesinin hükümden düşmüş olması nedeniyle asıl dava yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, birleşen davada, davacıya ait 2003/02168 nolu faydalı modelin 10 yıllık koruma süresinin 11/12/2013 tarihinde dolduğu ancak davacıya ait 2003/03742 nolu endüstriyel tasarım tescil belgesinin halen geçerli olduğu, denetime ve hüküm vermeye elverişli olan bilirkişi raporuna göre; davalının ürününün, davacının hem faydalı modeline hem de endüstriyel tasarımına tecavüz teşkil ettiğinin belirlendiği, davalının eylemlerinin davacıya karşı haksız rekabet ve tasarıma tecavüz mahiyetinde olduğu, HMK’nun 333/1. maddesine göre davanın konusuz kalması sebebiyle, davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderinin takdir edilmesi gerektiği, asıl davada davanın açıldığı tarihte davacının haklı olduğu, birleşen davada ise davanın kabulüne karar verilmesi nedeniyle davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinin tamamından sorumlu olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece kararının HMK.’nun 353-(1)-b-2 md gereğince kaldırılmasına, asıl davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,birleşen davanın kabulüne, davalının 2003/02811 tescil nolu faydalı model belgesine konu ürününün ve eylemlerinin davacının tasarımına haksız rekabet ve tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, tecavüzün men’ine, üretimde kullanılan kalıplara el konulmasına, maddi ve manevi tazminat haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.


Kararı, asıl ve birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Birleşen dava, davalıya ait faydalı modelin davacıya ait faydalı model ve endüstriyel tasarıma tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ve men’i istemlerine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince, davalı ürününün, davacının hem faydalı modeline hem de endüstriyel tasarımına tecavüz teşkil ettiğinin belirlendiği gerekçesiyle davalı eylemelerinin tasarıma tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve menine karar verilmiştir.


Dava tarihi itibariyle davacının 2003/02168 tescil nolu faydalı modeli ve 2003/03747 tescil nolu endüstriyel tasarımı, davalının da 2008/02811 tescil nolu faydalı modeli bulunmaktadır. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda davalı kullanımının, davalının 2008/02811 nolu tescilli faydalı modeli kapsamında kalan bir kullanma olduğu ve bu kullanımın davacının tescilli haklarına tecavüz oluşturmayacağı belirtilmiş olup, mahkemece bilirkişi raporundaki bu tespitler gözetilerek ve 551 sayılı Patent KHK’nın 166. maddesi yollamasıyla 78. maddesi (SMK 155 m.) uyarınca sonraki tarihli patentin tecavüz davalarında savunma gerekçesi olamayacağı kuralı da gözetilerek birleşen davada her bir tarafa ait faydalı modelin istem setleri dikkate alınarak faydalı modele tecavüzün bulunup bulunmadığının bilirkişi marifetiyle değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, birleşen davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.


2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.


SONUÇ:

Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davalıya iadesine, 08/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 Kaynakça ; Yargıtay