“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Nevşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 18.02.2020 tarih ve 2018/554 E. – 2020/128 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 24.05.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin 2014/02480 sayılı “fosfor zeminli çini ve seramik yöntemi” buluş başlıklı patentin sahibi olduğunu, davacıda çalışan …’un da yardımlarıyla bu yöntemin müvekkili tarafından geliştirildiğini, …’un daha sonra bu patenti rakip firmalara kullandırmaya başladığını, davalının da bunlardan biri olduğunu, davalının üretip satımını yaptığı ürünlerin müvekkili adına tescilli patente tecavüz teşkil ettiğini ileri sürerek müvekkilinin patent hakkına tecavüzün durdurulmasını, tecavüz nedeniyle şimdilik 1 TL maddi, 1 TL manevi tazminatın tahsilini, tecavüze konu ürünlere ve üretimine yarayan araçlara el konulmasını, davanın devamı sırasında zararın daha fazla artmaması için tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 24.10.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 50.000.- TL’ye çıkararak bu tutara dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesini istemiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, müvekkilinin Hatsaf Seramik Firmasının sahibi ve dava dışı Fırça Turizm Kuyumculuk Çinicilik San. Dış Tic. Ltd. Şti.’nin hissedarı olduğunu, bu şirket adına 2015/05746 sayılı müvekkilinin de buluş sahibi gösterildiği patent başvurusu yapıldığını, müvekkili ile dava dışı şirket arasında 12.05.2012 tarihinde imzalanan protokol ile bu şirket adına başvurusu yapılan patentin müvekkiline kullandırıldığını, davalının üretimini anılan 2015/05746 sayılı patent ve protokol kapsamında gerçekleştirdiğini, bu sebeple sadece üretim yapan müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, patentlerin içeriklerinin de farklılık taşıdığını, tek benzerlik olan fosfor uygulamasının davacının tekeline verilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacının patent başvurusunun 03.03.2014, davalının ise 12.05.2015 tarihli olduğu, davanın 28.09.2015 tarihinde açıldığı, davadan önce davalının patentinin tescilin sağlandığı, davalının dava tarihinde üretiminin tesciline dayandığı, davalı üretimlerinin davacı taraf adına tescilli patent hakkını ihlal etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava, patent hakkına tecavüzün önlenmesi, maddi ve manevi tazminatın tahsilini istemine ilişkindir. Dairemizin 22.05.2018 tarihli bozma ilamında 551 sayılı KHK’nın önceki tarihli patentlerin etkisi başlıklı 78’inci maddesi hükmü de nazara alınarak bir karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma ilamına rağmen mahkemece, davalının dava tarihinde üretiminin tescile dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 551 sayılı KHK’nın 78. maddesinde patent sahibinin patentini kendi patentinden daha önceki rüçhan tarihine sahip olan patent sahiplerinin açmış olduğu patente tecavüz davasında bir savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceği, 84. maddesinin 2. fıkrasında da patent konusunun yeni ürün veya maddelerin elde edilmesine ilişkin bir usul olması halinde, aynı özellikleri taşıyan her ürün ve maddenin patent verilmiş buluş konusu usule göre elde edilmiş olduğunun kabul edileceği, aksini savunan kişinin, bunu ispatla yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemece, dosyaya ibraz edilmiş tespit dosyalarına sunulan raporlar ve fotoğraflar da nazara alınarak anılan düzenlemeler uyarınca bir değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ:

Yukarıdaki açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 25/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynakça ; Yargıtay