“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/02/2017 tarih ve 2016/129 E.- 2017/26 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 05/11/2018 tarih ve 2017/1943 E.- 2018/2336 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili; müvekkili adına TPMK nezdinde tescili olan 2013/63021 ve 2013/58323 no.lu şekil markaları bulunduğunu, davalının da müvekkil markalarıyla ayırt edilmeyecek derecede benzer olan 2014/90899 numaralı şekil markasının 25. sınıfta yer alan emtialarda tescilli olduğunu, müvekkilinin markalarının Türkiye’de ve Dünya’da spor malzemeleri, ayakkabılar ve spor kıyafetleri alanında oldukça tercih edilen ve tanınan ürünler olduğunu, davalının markayı müvekkilinin tanınmışlığından fayda sağlamak için kötüniyetli olarak tescil ettirdiğini, markanın 556 sayılı KHK md 7. uyarınca reddedilmesi gerektiğini, orta düzeydeki tüketiciler nezdinde markalar arasında iltibas oluşacağını, marka başvurusunun kötüniyetli olarak yapılmış olduğunu, hukuka aykırı ve kötüniyetli olarak tescil ettirilen 2014/90899 numaralı markanın hükümsüz kılınmasını ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili; davanın yasal süre içerisinde açılmadığını, davacı tarafın HUMMEL markası ve şerit markaları ile müvekkilinin markasının benzer olmadığını,ortalama tüketici kitlesi üzerinde bıraktıkları algı ve izlenim itibariyle iki ürün arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olmadığını, müvekkiline ait WANDERFULL markasının da ayakkabılar üzerinde kullanıldığını, tüketicilerin sadece şeritleri algılamadığını, ayrıca yan şerit görselinin spor ayakkabılarında sıklıkla kullanıldığını bu nedenle yan çizgilerin zayıf marka olarak algılanması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; taraf markalarının şekil markası olduğu ve aynı sınıflarda tecilli olduğu, davalı markasının davacı markalarıyla iltibas yaratacak şekilde ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu, davacı markasının tanınmış marka olduğu ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davalının davacı markasından haberdar olmamasının mümkün olmadığı ve davalı tescilinin kötüniyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı adına tescilli 2014/90899 numaralı markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar vermiştir.


Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.


Bölge Adliye Mahkemesi’nce; marka hükümsüzlüğü davalarında davalı tarafın markayı ürünler üzerinde ne şekilde kullandığının değil, markanın sicilde kayıtlı olduğu halinin esas alınacağı, davacı ile aynı sektörde bulunan davalının davacıya ait markadan haberdar olmamasının ticari hayatın olağan akışına uygun olmadığı, binlerce farklı şekil tescili imkanına rağmen davacının tanınmış şekil markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzerini tescil ettirmesinin kötüniyetli tescil olduğu, taraf markaları arasında sınıfsal ayniyet ve ayırt edilemeyecek derecede benzerlik de bulunduğundan 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi gereğince dahi hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 13/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

 Kaynak; Yargıtay