“İçtihat Metni”


MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/10/2015 gün ve 2014/527-2015/224 sayılı kararı bozan Daire’nin 21/06/2017 gün ve 2016/1191-2017/3948 sayılı kararı aleyhinde davalı TPMK vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin 2013/71507 nolu “4Play Mobile Solutions” ibareli marka başvurusunun TPMK YİDK kararıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer markalar olduğu gerekçesiyle KHK’nın 7/1-b maddesi uyarınca reddedildiğini, redde mesnet gösterilen markalardan 2007/32875 no’lu “4play” ve 2008/62336 no’lu “4play digital workshop şekil” markaların müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanının değiştiğini, bu markaların müvekkili şirketin değişen ticaret unvanı ile kayıtlı olduğunu, redde mesnet 2004/29725 no’lu “4play” ve 2004/29726 nolu “four play” markalarının davalı şirkete ait olduğunu ancak farklı sınıfları içerdiğini ileri sürerek YİDK kararının iptaline ve marka başvurusunun kapsamındaki tüm sınıflar bakımından tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalılar vekilleri ayrı ayrı davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre davalı şirket aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine, davalı Kurum aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davacı ve davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuştur.


Davalı TPMK vekili bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

Yargıtay Kararı


1-Dava, marka başvurusunun 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesince ve mutlak nedenle reddine ilişkin TPMK YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.


Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’un 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK’nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.


Somut olayda mahkemece kararın gerekçe kısmında ihtilafın 2013/71507 sayılı marka başvurusunun kısmen reddine ilişkin olduğu zikredildiği halde, 3 ve 4 no’lu hüküm fıkrasında yazılı olan “3-TPMK YİDK’nın 2014-M-12481 sayılı kararının dava konusu mesnet markalardan 2007/32875 ve 2008/62336 sayılı markalar yönünden açılan davanın REDDİNE, 4-TPMK YİDK’nın 2014-M-12481 sayılı kararının dava konusu mesnet markalardan 2004/29725 ve 2004/29726 sayılı markalar yönünden açılan davanın KABULÜNE, YİDK’nın kararının bu açıdan KISMEN İPTALİNE” denilmek suretiyle sanki 2004/2975, 2004/29726, 2007/32875 ve 2008/62336 sayılı markalar için de açılmış bir dava varmışcasına ve infazda tereddüt oluştururcasına karar verilmesi doğru olmamıştır.


Aynı şekilde, kararda hangi mal ve hizmetler yönünden başvurunun iptal edilmiş olduğu belirtilmediği gibi, iptali istenen TPMK YİDK kararının başvurudan çıkartılan hangi mal ve hizmetlere ilişkin olduğu da açıkça belirtilmeksizin sadece itiraza dayanak markalar bakımından itirazın kabulüne ya da reddine şeklinde infazda tereddüt oluşturur şekilde hüküm kurulması doğru olmamış ve bu sebeple hükmün taraflar yararına re’sen bozulması gerekmiştir.


2- Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) bentte açıklanan nedenlerle, davalı TPMK’nın KARAR DÜZELTME isteminin KABULÜ ile Dairemizin 21.06.2017 tarihli, 2016/1191 Esas-2017/3948 Karar sayılı bozma ilamının gerekçesinin kaldırılarak, mahkeme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 22/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak ; Yargıtay