“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : …(KAPATILAN) 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada …(Kapatılan) 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/02/2015 tarih ve 2011/138-2015/31 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri

Davacı vekili, davalının “0019172 – 05/08/2000 İngiltere ve 0108800 – 07/04/2001 İngiltere” şeklindeki rüçhan numara ve tarihlerine dayanarak, Avrupa Patent Ofisi nezdinde EP1305329 sayılı patent başvurusu ile bölgesel giriş yaptığını ve söz konusu başvuruya patent verildiğini, davalı yanın daha sonra aynı patentin Avrupa Patent Sözleşmesi çerçevesinde, Türkiye’de TR 2007/08533 sayılı başvuru ile validasyon ve tescil işlemlerini gerçekleştirdiğini, ancak temelde flutikazon furoat’ı koruma altına alan davalı patentinin, buluş basamağı ve yenilik kriterlerini taşımadığını ileri sürerek, davalı adına TR 2007/08533 sayı ile tescilli patentin tüm istemlerinin, yenilik ve buluş basamağına sahip olma şeklindeki patent verilebilirlik şartlarına uymaması sebebiyle hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri

Davalı vekili, dava konusu TR 2007/08533 sayılı patentin patent verilebilirlik koşullarını taşıdığının tespit edildiğini ve Türkiye’de geçerli ve tescilli olduğunu, söz konusu patentin ülkemizin de taraf olduğu Avrupa Patent Konvansiyonu hükümleri uyarınca yapılmış bir patent başvurusunun Türkiye validasyonu olduğunu, dolayısıyla bu Avrupa Patenti bakımından Avrupa Patent Ofisi tarafından verilecek nihai kararın, Türkiye’de tescilli patent bakımından doğrudan etkili olacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı

Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, hükümsüzlüğü istenilen patentin 1 no’lu bağımsız istemi ve buna bağlı 2-81 istemlerin tamamının gerek patente konu formüller ve bu formüllerden oluşan bileşik ile bu formüllerin bileşimlerini koruyan farmasötik özellikler, üretim yöntemi ile ilgili tarif edilen prosesler ve hatta bileşikleri içeren cihaz tarifi dahi incelenerek, patentin EP 1305329 B1 sayılı Avrupa Patentindeki gelişmeler ve EPO temyiz sürecindeki talepler de değerlendirilmek suretiyle sonuç itibariyle 551 sayılı KHK’nın 129. maddesinde belirtilen hükümsüzlük hallerini taşımadığı, dolayısıyla patentin yenilik ve buluş basamağı kriterlerini taşıdığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı

1- Hükümsüzlük davasının konusu olan TR533 sayılı patent, Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa Patent Sözleşmesi (EPC) hükümleri uyarınca Avrupa Patent Ofisi’ne (EPO) başvurusu yapılan ve başvuruda Türkiye’nin de belirtildiği EP1305329 sayılı Avrupa Patenti’nin (EP) anılan Sözleşme hükümleri, 551 sayılı KHK ve Avrupa Patent Sözleşmesi Yönetmeliği uyarınca Türkiye’de geçerli ulusal patent olarak kabul edilerek tescil edilmiştir.

Avrupa Patent Sözleşmesi Yönetmeliği’nin 11. maddesine göre, Türkiye’nin seçildiği bir Avrupa Patenti, bu yönetmeliğin 12 ve 13. maddelerindeki koşulların sağlanması şartıyla, Avrupa Patent Ofisi tarafından, Avrupa Patentinin verildiğine ilişkin ilanın yapıldığı tarihten itibaren Türkiye’de verilen bir ulusal patent olarak kabul edilir.

Aynı yönetmeliğin 14. maddesine göre de, Sözleşmenin 99. maddesine göre yapılan itiraz sonucunda değişen şekliyle verilen Avrupa Patentleri için bu yönetmeliğin 11. maddesi hükmü uygulanır.

Davalı tarafça dava konusu TR533 sayılı patentin eşdeğeri olan EP1305329 sayılı patente EPO nezdinde yapılan itiraz nedeniyle EPO temyiz kurulu nezdinde temyiz aşamasında olduğu; EPC 105(b)/3 maddesine göre bir avrupa patentinin sınırlandırılması ya da iptaline dair kararın söz konusu patentin tescil edildiği tüm üye ülkelerde hüküm doğuracağı EPO temyiz sürecinde EP 1305329 sayılı patentle istem değişiklikleri kapsamında ana talebini (Main Request) sunarak bu değiştirilmiş istemlerin yeni bir hukuki durum oluşturduğu savunulmuştur.

Bu durumda, öncelikle yukarıda belirtilen sözleşme ve yönetmelik hükümleri uyarınca davalı tarafından EP 1305329 sayılı Avrupa patentin istemlerinde EPO nezdinde yapılan değişikliklerin EPO tarafından ilan edilip edilmediği TPE’den sorularak, Türkiye’de TR533 olarak kayıtlı patentin eşdeğeri Avrupa Patenti’nin istemlerini gösterir nihai metin dikkate alınmak suretiyle inceleme gerekçesi hükümsüzlük iddiasının araştırılması gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.

2-Öte yandan dava konusu patentin hükümsüzlük talebinin EPC 2000 değişikliği ile yürürlüğe giren Sözleşmenin 138 m. dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekip gerekmediği tartışılmadan, ulusal patentlere ilişkin 551 sayılı KHK’nın ilgili maddelerine dayalı olarak inceleme yapılması da doğru degildir.

3-Bozma sebep ve şekline göre de davacı vekinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görüşmemiştir.

SONUÇ:


Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 26/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak ; Yargıtay