“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İSTANBUL 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2013
NUMARASI : 2011/85-2013/203

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/09/2013 tarih ve 2011/85-2013/203 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ce Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin uzun yılların tecrübesi ve yapmış olduğu araştırma-geliştirme faaliyetleri neticesinde, davalı yanın TR 1998/0… B sayılı patentine tecavüz etmeyen bir formülasyon geliştirdiğini, müvekkilinin geliştirmiş olduğu formülasyonun davalı yana ait patente tecavüz edip etmediğinin kendisine bildirilmesi için 21/04/2011 tarihinde Noter aracılığı ile davalı yana bildirimde bulunulduğunu, ancak davalı yanın yapılan bu bildirime bugüne kadar bir cevap vermediğini ve bu nedenle işbu davayı açmak zaruretinin doğduğunu, ileri sürerek müvekkilinin geliştirmiş olduğu formülasyonun davalı yanın TR 1998/02.. B sayılı patentine tecavüz etmediğinin tespitini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, davacının dava konusu ürünü müvekkilinin sahip olduğu patentlerle karşılaştırmak ve dolayısıyla davasını ispatlamak için yeterli ve gerekli bilgi ve belgeleri mahkemeye ve taraflarına sunmadığını, davacının huzurdaki davayı açmasındaki amacın, müvekkilinin patent tecavüzüne karşı olası yasal yollara başvurmasının önüne usulü engeller koymak olduğunu ve davacının yargı sürecini sürüncemede bırakarak patent tecavüzü durumunu herhangi bir yargı kararına takılmaksızın sürdürme girişiminde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının dava açmakta hukuki yararı olduğu, davacı formülasyonunda ve davalının patentinde etken maddenin aynı olduğu, ancak davacının formülasyonundaki etil selüloz N tipi etken maddenin jelleşmediği, davalının patentindeki etil selülozun ise jelleştiği, dolayısıyla davacıya ait ürünün formülasyonu ile davalının patenti ile koruma altında bulunan formülasyonun farklı unsur içerdiği ve eşdeğer nitelikte olmadığı, sonuç itibariyle davacının formülasyonunun davalı patentine tecavüz etmediği, gerekçesi ile davacı şirketçe geliştirdiği belirtilen “tablet çekirdeği; Ketiapin Fumarat, Etil Selüloz N tipi (jelleşmeyen), Sodyum Sitrat Dihitrat, Mikrokristal Selüloz, Laktoz Monohidrat, Magnezyum Stearat, Kolloidal Silikon Dioksit olan, Tablet kaplaması; Etil Selüloz N Tipi, (Jelleşmeyen) Setil Alkol, Sodyum Lauril Sulfat, Sodyum Dihidrojen Fosfat, Trietilsitrat” olan formülasyonun davalı adına tescilli TR 1998/02483 B sayılı patente tecavüz etmediğinin tespitine karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacı tarafça ticari amaçla gerçekleştirilen formülasyonun davalıya ait patente tecavüz etmediğinin tespitini istemekte hukuki yararının bulunmasına göre, davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.


2- Mahkemece, 20.07.2012 tarihli bilirkişi heyeti raporu ve İ.. Teknik Üniversitesi Kimya Metalurji Fakültesi tarafından düzenlenen 16.04.2013 tarihli analiz sonuçları itibari ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davalı tarafça gerek bilirkişi raporunda yapılan değerlendirme gerekse analiz raporuna karşı ve özellikle de 551 sayılı KHK’nin 83. maddesi kapsamında eşdeğerlik niteliği bakımından ciddi itirazlar ileri sürüldüğü halde, davalı itirazlarını karşılayacak şekilde bilirkişi heyetinden ek rapor alınmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmediğinden kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 30/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynakça ; Yargıtay