“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada ….. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/06/2014 tarih ve 2013/80-2014/120 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, davacı adına TPE nezdinde tescilli faydalı model belgesinin (seçim sandığı) bulunduğunu, 12/06/2011 tarihinde yapılan 24. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimleri’nde faydalı model belgesinin koruması kapsamındaki plastik seçim sandığının davalı tarafça, davacıya ait olduğu bilindiği halde, dava dışı şirkete ihale edilerek kullanıldığı ileri sürerek, 551 sayılı KHK’nın 140/2-b, 141. maddeleri uyarınca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, dava konusu oy sandığının YSK kararı ve Devlet Malzeme Ofisi aracılığı ile alındığını, davacının faydalı model belgesindeki sandık ile müvekkilinin sandığının benzemediğini, 551 sayılı KHK’nın 158. maddesi uyarınca 3. kişi konumunda olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma, benimsenen 2. bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı ürününün, davacının patent hakkına tecavüz teşkil ettiği, maddi ve manevi tazminat hakkının bulunduğu ancak davacı 551 sayılı KHK’nın 140/2-b maddesi gereğince maddi tazminat hesaplaması talep etmişse de davalının tacir sıfatı bulunmadığından ve kar amacı anılan madde hükmüne göre maddi tazminat hesabı yapılamadığı, bu nedenle 818 sayılı BK’nın 42. maddesi hükmü, ihlal edilen değer, yapılan seçim sandığı adedi, dosyaya yansıyan tarafların ekonomik durumları, paranın alım gücü dikkate alınarak 10.000,00 TL maddi tazminat miktarının uygun bulunduğu, 818 sayılı BK’nın 49. maddesi gereğince davacının daha önce davalıya ihtarname göndererek haberdar etmesi yine paranın alım gücü, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, hak ve nesafet kuralları gözetilerek, 20.000,00 TL manevi tazminat isteminin de uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile anılan miktarların dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.


Kararı, taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.


2-Mahkemece, davalı YSK tarafından davacı adına tescilli 2007/05071 sayılı faydalı modelden doğan hakkın ihlal edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.


551 sayılı KHK’nın 166. Maddesi yollamasıyla, KHK’nın 136 ve 138/1 maddesi uyarınca, faydalı modelden doğan hakka tecavüz sebebiyle tazminat davası ancak üreticiler, satıcılar dağıtan veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkaranlar, bu amaçla ithal edenler, patentli ürünü ticari amaçla elinde bulunduranlar veya patentli ürünü kullananlar aleyhine açılabilir.


Öte yandan, 551 sayılı KHK’nın 138/2 maddesinde, patentle korunan buluşu herhangi bir şekilde kullanan kişilere karşı da tazminat davası açılabileceği ifade edilmiş ise de, maddede bahsedilen “patentli ürünü kullanan kişiler” ile kastedilen, nihai tüketiciler dışında kalan ve meslekleri gereği patentle korunan buluşu kullanan, “bakımcı, tamirci, boyacı, servisci” gibi kimselerdir. Davalı YSK ise bu kişilerden olmayıp, üçüncü kişi ve kurumlar tarafından üretilen ürünlerin nihai alıcısı durumunda olduğu gibi, uyuşmazlık konusu plastik seçim sandığı ürünü üretim şartnamesinin de davalı tarafça düzenlenmediği, ayrıca uyuşmazlıkta aynı KHK 136/f maddesinin uygulama yerinin de bulunmadığı anlaşılmakla, davanın reddi gerektiği halde yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmediğinden kararın mümeyyiz davalı yararına bozulması gerekmiştir.


3-Bozma sebep ve şekline göre de davalının tazminat miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tazminat miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 04.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynakça ; Yargıtay