“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2012
NUMARASI : 2008/222-2012/198

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25.09.2012 tarih ve 2008/222-2012/198 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 18.04.2014 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. M.. T.. ile davalı vekili Av. E. S.dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacılar vekili, davalı şirketin sahibi olduğu 01.08.1991 tarihli patent belgesine dayalı olarak müvekkiller aleyhine İstanbul 1. Ticaret Mahkemesi’nin 1997/139 Esas sayılı dosyası ile haksız rekabetin ve patente vaki tecavüzün önlenmesi davası açtığını, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1997/2127. D.İş sayılı dosyası ile de ihtiyati tedbir kararı alıp uygulattırdığını, müvekkilince davalının patent belgesinin iptali yönünde açılan davanın da tecavüz davası ile birleştirildiğini, nihayetinde ihtisas mahkemesi tarafından davalının patentinin hükümsüzlüğüne karar verildiğini ve kararın 31.07.2002 tarihinde kesinleştiğini, davalı tarafın anılan mahkeme kararının kesinleşme tarihine kadar tedbir kararını kaldırmadığını, söz konusu davanın ilk aşamada reddedilmesine ve Yargıtay’ca da usulden bozulmasına rağmen 16.03.2001 tarihinde Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunarak uluslararası fuar alanında davacıların standına baskın yaptırdığını, 10.05.2001 tarihinde Tuzla Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunarak patent belgesi ile ilgisi olmayan malların gümrükten çekilmesine günlerce engel olduğunu, İTO’ya dahi yapılan şikayet ile müvekkillerinin ticari itibarı ve kredilerinin sarsıldığını, müvekkillerinin maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, her bir davacı açısından ayrı ayrı maddi/manevi tazminata hükmedilip, hükmün de ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, dökümü verilen 2001 tarihli şikayet dilekçesi, savcılığın serbest bölgeye yazdığı yazı, davacının o döneme ilişkin internet kayıtları, serbest bölgenin muhtelif cevabi yazısından davalının patent konusu kontaktörlerle ilgili olarak aldığı tedbir kararının davalının patente konu olmayan ürünlerini de kapsayacak şekilde uygulandığı ve bu durumun da ürünün ithalinde gecikmeye neden olduğu ve davacı F.A.Ş’nin zarara uğradığı anlaşılmakta ise de aradan geçen süre ve döneme ilişkin hesaplamaya esas dokümanların imhası nedeniyle gerçek zararın fiilen tespiti mümkün olmadığından BK’nın 42. ve 43. maddeleri dikkate alınarak taktiren 15.000 TL maddi tazminat ve davacının yasaya aykırı olarak davacının patent konusu olmayan ürünlerinin ithalatını durdurarak yarattığı haksız rekabet ve haksız fiil nedeniyle davacı şirketi müşterileri nezdinde manevi zarara da uğratması nedeniyle taktiren 30.000 TL manevi tazminata hükmetmenin uygun olacağı gerekçesiyle kesinleşen konularda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacı F.Elektrik Yatırım ve Tic. A.Ş. dışındaki davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, davacı F. Elektrik Yatırım ve Tic. A.Ş yönünden davalı şirketin daha sonra hükümsüz kılınmış patent belgesine dayanarak hükümsüzlük davasının devam ettiği süre içinde Gümrük Müdürlüğü’ne ve Cumhuriyet Savcılığı’na vaki şikayetleri üzerine davalının hükümsüz sayılan patenti ile ilgisi olmayan bir kısım mallarına da el konularak zarara uğratılması ancak zarar miktarının kesin olarak belirlenememesi nedeniyle BK’nın 42. ve 43. maddeleri de dikkate alınarak takdiren 30.000 TL maddi tazminat ile 15.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı F. Elektrik Yatırım ve Tic. A.Ş’ye verilmesine, fazla taleplerin reddine, hüküm özetinin ilanına karar verilmiştir.


Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1-Dava, davalı şirketin sonradan hükümsüz kılınan patent belgesine dayalı olarak aldığı ihtiyati tedbir kararı nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.


Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’nın 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK’nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.


Somut olayda, mahkemenin gerekçesinde “davacı F. A.Ş’nin gerçek zararının fiilen tespiti mümkün olmadığından BK’nın 42. ve 43. maddeleri dikkate alınarak taktiren 15.000 TL maddi tazminat ve taktiren 30.000 TL manevi tazminata hükmetmenin uygun olacağı” belirtildikten sonra yine bu meblağlar üzerinden hüküm kurulması gerekirken maddi hata sonucunda “davacı F. Elektrik Yatırım ve Tic. A.Ş. yönünden zarar miktarının kesin olarak belirlenememesi nedeniyle BK’nın 42. ve 43. maddeleri de dikkate alınarak takdiren 30.000 TL maddi tazminat ile 15.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı F. Elektrik Yatırım ve Tic. A.Ş’ye verilmesine” şeklinde karar verilmiştir. Bu durumda, gerekçe ile hüküm birbiriyle çeliştiğinden verilen karar, yukarıda açıklanan yasa ve içtihat hükümlerine aykırı olup, taraf vekillerinin bu yöndeki temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.


2-Bozma neden ve şekline göre, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin herbir yandan alınarak yek diğerine verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 18.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynakça ; Yargıtay