“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Bandırma 1. Asliye Hukuk (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Sıfatı ile) Mahkemesi’nce verilen 20/12/2011 tarih ve 2011/152-2011/354 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 28.11.2013 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … İşlekel dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, davalının “Işıklı Taş Buluşu” adlı bir ürünü icat ettiğinden bahisle anılan ürün için incelemeli patent belgesi aldığını, ancak söz konusu ürünün yurt dışından getirilerek analizi yaptırılan bir ürün esas alınarak üretilmiş olduğunu, bu ürünle ilgili olarak Wolfgang Manhoff’un patentinin bulunduğunu, davalının haksız olarak patent belgesi aldığını ve bu patente dayanarak müvekkili hakkında dava açtığını, müvekkilinin hem bu dava hem de davalı tarafından açılan dava nedeniyle harcamalar yaptığını ileri sürerek, davalı adına TPE tarafından verilmiş 2003/01106 sayılı incelemeli patentin hükümsüzlüğüne ve davalının haksız sataşmaları sonucu müvekkilinin yapmak zorunda kaldığı yargılama giderlerinden şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, davaya konu patent belgesinin 6 yıl süren uzun bir inceleme dönemi sonunda verildiğini, davacının iddialarının yerinde olmadığını savunarak, davanın zamanaşımı ve esas yönlerinden reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının epoksi reçinenin katılaştırılarak aydınlatma armatürü haline getirilmesi için incelemeli patent başvurusunda bulunduğu, davalının başvurusundan önce ışıklı taş ürününün bilindiği ve pazarlandığı, bazı yabancı firmaların davalının başvuru tarihinden önce patent sahibi oldukları, dolgu malzemesinin farklı olmasının patentlenebilirliğin yenilik ve tekniğin bilinen durumunun aşılması olarak değerlendirilemeyeceği, bu itibarla patentlenebilirlik şartlarının oluşmadığı sonucuna varılarak, davalıya verilen 2003/01106 sayılı incelemeli patentin hükümsüzlüğüne, davacı tarafça yapılan masrafların muhatabının davalı olmadığı gerekçesiyle davacının alacağa ilişkin davasının ise reddine karar verilmiştir.


Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.


2- Dava, davalı adına tescilli, incelemeli olarak verilmiş patent belgesinin hükümsüz kılınması ile bu patent belgesine dayalı olarak davalı tarafından davacıya karşı açılan dava ile işbu dava nedeniyle davacının yapmak zorunda kaldığını iddia ettiği giderlerin tahsili istemlerine ilişkindir.


Davacı, davalı adına tescilli patent belgesine konu “Işıklı taş” olarak adlandırılan buluşun yeni olmadığını, davalının başvurusundan önce bu ürünle ilgili alınmış patentin mevcut olduğunu iddia etmiştir. 551 sayılı KHK’nin 5. maddesi uyarınca yeni, tekniğin bilinen durumunu aşan ve sanayiye uygulanabilir olan buluşlar, patent verilerek korunur.Yine aynı KHK’nin 83. maddesinde, patent başvurusu veya patentten doğan korumanın kapsamının istem veya istemler ile belirleneceği, istem veya istemlerin tarifname ve resimler esas alınarak yorumlanacağı hususları düzenlenmiştir.Davacı, davalı adına tescilli buluşun yeni olmadığını, bu konuda başvuru tarihinden önce yurt dışında alınmış tesciller bulunduğunu ileri sürmüştür. Buna göre, davalı adına tescil belgesine bağlanmış olan buluş ile davacının varlığını iddia ettiği yurt dışında alınmış bulunan buluş belgelerinin anılan yasal düzenleme uyarınca istemleri karşılaştırılmak suretiyle incelenmesi gerekmektedir.Bu durumda, davacının dayandığı yurt dışı tescillere ilişkin patent belgelerinin de dosyaya sunulmasından sonra davaya konu uyuşmazlığın gerek mülga 1086 sayılı HUMK’nun 275. maddesi gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 266. maddesi uyarınca çözümünün özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olması nedeniyle bilirkişi incelemesini gerektirmesi karşısında, mahkemece davaya konu uyuşmazlıkla ilgili olarak uzman kişilerden oluşturulacak bir bilirkişi kurulundan davalı adına tescilli patent belgesinin 551 sayılı KHK uyarınca başvuru tarihi itibariyle koruma şartlarını taşıyıp taşımadığı konusunda gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınarak, sonucuna göre davalı adına tescilli patent belgesine konu buluşun yeni ve tekniğin bilinen durumunu aşan bir buluş olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekirken, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olmayan teknik bir konuda gerekli inceleme yaptırılmadan mahkemece yapılan değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.


3- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; yukarıda açıklanan bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına karar verilmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına, takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 28.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak ; Yargıtay