“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İSTANBUL 4. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29.06.2011 tarih ve 2006/701-2011/123 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin “…Wants to Be a … (…)” isimli yarışma programının eser sahibi olduğunu, davalıların her hangi bir izin veya anlaşma olmaksızın programda bir kısım küçük değişiklikler yaparak aslından ayrılmayacak derecede benzer formatıyla, içerik ve kuralların taklit edilerek önce “…” ardından “…/Veto” ismiyle müvekkili eserini yayınlamaya başladıklarını, müvekkili ile yayın hakkı sahibi … Film Yapımcılığı Eğitim ve Turizm Ltd. Şti. arasındaki anlaşma uyarınca telif ücretinin bölüm başına 4.6120,00 USD olduğunu, ayrıca davalıların programı yayınladıkları için haksız kar da elde ettikleri, manevi haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek fazlaya dair haklar saklı tutularak mali ve manevi haklara tecavüz edildiğinin tespitini, tecavüzün ref ve men’ini, FSEK 68/1 maddesi uyarınca rayiç telif ücretinin 3 katının tahsili babından olmak üzere şimdilik 10.000,00 USD’nin, FSEK 70/3 maddesi gereğince davalıların temin ettikleri karın tespiti ile şimdilik 10.000,00 USD’nin, manevi hakların ihlali sebebiyle 30.000,00 USD manevi tazminatın, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı …Ş. vekili, dava dilekçesinin içeriğinden davacının mali hakların dava dışı firmaya devredildiğinin anlaşıldığını, bu nedenle davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, müvekkiline bir kusur izafe edilemeyeceğini, TV program formatlarının eser olarak kabul edilemeyeceğini, programların benzer olmadığını, FSEK 68. maddeye göre istenen bedelin davacı tarafından tespit edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.


Davalı… Yapım Televizyon ve Filmcilik A.Ş. vekili, TV yarışma programlarının eser niteliğinde olmadığından mahkemenin görevli olmadığı gibi maddi ve manevi tazminat talep edilemeyeceğini, taraf programlarının bilgi yarışması olması ve aynı kişi tarafından sunulması dışında bir benzerliğinin bulunmadığını, dava dilekçesinde programın yayın haklarının dava dışı şirkete devredildiği belirtildiğinden davacının tasarruf yetkisinin bulunmadığını, müvekkilinin anılan formatın sahibi olan dava dışı … Limited adlı kuruluş ile sözleşme imzaladığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, eser sahipliğinin ancak gerçek kişiler yönünden söz konusu olabileceği, eser sahipliğinden kaynaklanan manevi hakların da gerçek kişilere ait olabileceği, mali hakların ise tüzel kişilerce de elde edilebileceği, davacının anılan program için format metninin bulunduğu, ortaya çıkan format metninin FSEK 2’inci maddesi anlamında eser olarak kabul edildiği, format metninde davacının adının yazılı olmasından ve gerekli izinlerin davacı şirket tarafından verilmesinden davacının eser sahipliğinden kaynaklanan tüm mali haklara sahip olduğu, FSEK 11. madde karinesinin de davacı lehine olduğu, FSEK 54. madde gereği mali bir hakkı ya da kullanma ruhsatını devre yetkili olmayan kimseden iktisap edenin iyiniyetli olsa bile himaye görmeyeceği, davalılarca … … şirketinden alınan iznin sonuca etkili olmadığı, davacının formatında anlatılan bir takım unsurların davalı tarafından milyoner/milyoner veto adıyla yayınlanan yarışma programlarında aynı ya da çok benzer şekillerde kullanıldığı, bu sebeple dava konusu programın işleme, umuma iletim mali hakların davalılarca ihlal edildiği, FSEK’in hem 68/1, hem de 70/3. maddesine göre ayrı ayrı tazminat istenemeyeceği, ihtiyati tedbir kararından sonra tedbir de uygulandığından 68/1. maddenin uygulanması imkanının kalktığı, zira davacının hem ihtiyati tedbir hem de 68/1. maddesi uyarınca üç kat bedel istemesinin çeliştiği, bu nedenle ancak 70. madde uyarınca talepte bulunulabileceği, FSEK 70/2. madde uyarınca haksız fiile ilişken hükümler doğrultusunda 70/3. madde uyarınca yapılan incelemede sms, reklam gelirleri gibi gelir kalemleri de dikkate alındığında davalıların dava konusu programdan elde ettikleri gelirin 248.001,90 TL olduğu, davalıların eyleminin özünde bir haksız fiil oluşundan Borçlar Kanununun 41 ve 49. maddelerine göre manevi tazminat talep edebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, dava konusu program nedeniyle davacının mali haklarına tecavüz edildiğinin tespitine, tecavüzün men’ine, refi’ine, manevi haklara tecavüzün tespiti talebinin reddine, davalıların programdan elde ettikleri karın 248.001,90 TL olduğunun tespitine, FSEK 70/2. maddesi uyarınca taleple bağlı kalınarak 10.000,00 USD’nin 30.09.2006 tarihinden itibaren USD’ye uygulanan en yüksek mevduat hesabı ile birlikte fiili ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru üzerinden TL cinsinden karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, BK 49. madde uyarınca takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın aynı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, kararın ilanına karar verilmiştir.


Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Mahkemece, görüşüne başvurulan bilirkişi heyetince düzenlenen raporda özetle; davacı tarafın dayandığı “…” adlı 249 sayfalık TV yarışma programı formatının TV programının nasıl yapılacağını ifade eden metin olması nedeniyle 5846 sayılı FSEK 1/B-(a) bendi anlamında hususiyet unsuruna sahip bir eser vasfında olmadığı, ancak uyuşmazlık bakımından TTK 56 vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabet koşullarının gerçekleştiği mütalaa edilmiştir.


Mahkemece, bilirkişi görüşünün aksine, 249 sayfalık TV program formatında, TV yarışma programının bütün detayları ile tüm program akışının belirlenip, çerçevesinin çizildiği, program sırasında sunucunun oturacağı yerden, reklam arası verirken kullanacağı sözcüğe, kamera ışıklarından çekim tekniklerine, seyirci, sunucu ve oyuncuların konumlarından soru sayısı ve ödüllerine, sunucunun ne şekilde davranacağından, internet ve SMS bağlantısına kadar tüm ayrıntıların anlatıldığı belirtilerek FSEK 2’inci maddesi kapsamındaki ilim ve edebiyat eseri olduğu kabul edilmiştir.


Yine, mahkemece, davacının dayandığı TV formatı ile davalılardan … Yapım Televizyon ve Filmcilik A.Ş. tarafından yapımı gerçekleştirilen ve diğer davalı … Produksiyon A.Ş. tarafından … logolu TV kanalında yayınlanan “…” ve “…/VETO” programlarının stüdyonun şekli, dekor, ışıklandırma, yerleşme düzeni, yarışmacıların ve sunucuların bulundukları platform vb. unsurlar bakımından büyük ölçüde benzer oldukları, böylece FSEK 18/2 maddesi uyarınca eser üzerinde mali hak sahibi olan davacı tüzel kişiliğin işleme ve umuma iletim haklarının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.


Ancak, bir fikri ürünün 5846 sayılı FSEK’de sayılan eser türlerinden birisine dahil edilen eserlerden olduğunun kabul edilebilmesi için aynı Kanunun 1/B-(a) bendi uyarınca sahibinin hususiyetini taşıması gereklidir. Davacının dayandığı 249 sayfalık TV yarışma programı formatının da ilim ve edebiyat eseri olarak nitelendirilebilmesi ve korunması için hiç şüphesiz ki hususiyet unsuruna haiz olması gerekli ve zorunludur. Bir fikri ürünün sahibinin hususiyetini taşıyan eser olup olmadığının tespiti ise, hakimin hukuki bilgisi dışında kalan özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bu hususta konunun uzmanı ya da uzmanlarından oluşan bilirkişi görüşü alınmalıdır. Nitekim Dairemizin 21.12.2004 tarih, 2772/12672 sayılı ve 05.03.2007 tarih, 927/3892 sayılı kararları ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.05.2011 tarih ve 205/305 sayılı kararları da bu yöndedir.


Mahkemece de bu konuda bilirkişi görüşüne başvurulduğu halde, bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek yukarıda özetlenen gerekçe ile söz konusu TV yarışma formatının ilim ve edebiyat eseri olduğu sonucuna ulaşılmıştır.


Ne var ki, 5846 sayılı FSEK hükümleriyle eser sahibine sağlanan fikri hak koruması fikrin bizatihi kendisine ilişkin olmayıp onun ifade ediliş biçimidir. (Dairemizin 03.12.2007 tarih ve 12890/14256 sayılı ve 23.06.2008 tarih ve 6510/8309 sayılı kararları) Koşulları mevcut olduğu takdirde fikirlerin patent, faydalı model, haksız rekabet vb. yollarla korunması mümkündür. Öte yandan, sözü edilen fikri hak koruması hangi biçimde açıklandığına bakılmaksızın fikir, usul, yöntem, işletme metodu, kavram, prensip, buluş ve keşifleri de kapsamaz. Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davacının dayandığı TV yarışma programı formatının, sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat eseri olduğu kanaatine varılmışsa da, görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda aynı hususlar bakımından anılan TV format metninin TV programının nasıl yapılacağını ifade eden bir metin niteliğinde olduğu mütalaa edildiğine göre, bu durumda davacının dayandığı TV formatında yer alan ve program yayını ve akışına ilişkin olduğu ifade edilen detaylı açıklamaların esasen bir yöntem, iş yapma metodu veya benzeri bir usule ilişkin açıklama mahiyetinde olup olmadığı ya da bu açıklamalar da dahil olmak üzere anılan TV program formatı metninin bir bütün halinde FSEK 1/B-(a) ve 2/2 maddeleri anlamında sahibinin hususiyetini taşıyan bir ilim ve edebiyat eseri olup olmadığı hususlarında, içlerinde TV program yapımcılığı alanında uzman bir öğretim üyesinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetinden görüş alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir.


2- Bozma sebep ve şekline göre de davacı vekilinin tüm, davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 10.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak ; Yargıtay