Marka Hakkının Pay Edilmesi; taraflar kendi aralarında yaptıkları sözleşmede, her ikisinin de dava konusu markayı kullanabileceğini kararlaştırmıştır.

T.C. YARGITAY ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ: 2003/14223 ESAS, 2004/10777 KARAR, YARGITAY KARARI MAHKEMESİ: K. Asliye 1. Ticaret Mahkemesi, GÜNÜ:08.10.2003, SAYISI:2001/1096 – 2003/541 DAVACILAR: 1-S. Tic. ve San.Ltd. Şti. 2-S. Tic. ve San. A.Ş. 3-Ahmet 4-Mustafa, DAVALI:Mehmet  

Taraflar arasında görülen davada K  Asliye 1. Ticaret Mahkemesi”nce verilen 08.10.2003  tarih ve 2001/1096 – 2003/541 sayılı kararın Yargıtay”ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 02.11.2004 gününde davacılar avukatı ile davalı avukatı gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:  

Davacılar vekili, müvekkillerinden A.Fahri ile kardeşi olan davalının babalarının öldüğünü 1984″den 1995″e kadar birlikte çalışıp dava dışı A.Ş.”ye ortak olduklarını, anılan davacı ile oğlu olan davacı Mustafa”nın 1996 yılında davacı Ltd. Şti”ni kurduklarını, ayrıca 1998″de de davacı A.Ş.”yi kurduklarını, davalı ile ortaklık ilişkisi bitirilirken “S.” markasının her iki kardeşçe kullanılabileceği hususunda anlaşmaya varılmasına karşın davalının bu markayı 31.01.1997 tarihinde kendi adına tescil ettirmesinin hakkın kötüye kullanılması anlamına geldiğini ileri sürerek, davalı markasının hükümsüzlüğünün tespitini talep ve dava etmiştir.  

Davalı vekili, davacıların dava açma ehliyetlerinin bulunmadığını yasal bir hükümsüzlük nedeninin gösterilemediğini, davacılardan A.Fahri”nin müvekkili ile ortak olduğu dava dışı S. Day. Tük. Mad. A.Ş.”nin sermaye artırımlarına girmeyerek şirketi müvekkiline devrettiğini, davacılarca “S” markasının hiçbir zaman kullanılmadığını, bu markanın aileden gelen isme dayanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, sunulan kanıtlara, marka tescil dosyasına, ilgili dava dosyasına ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacılardan A.Fahri ile davalı arasındaki 25.12.1995 tarihli sözleşmenin 19.maddesiyle her ikisinin de dava konusu markayı kullanabileceklerinin kararlaştırıldığı, davalının bu markayı kendi adına tescil ettirmesinin anılan sözleşme hükmüne ve 556 Sayılı KHK”nin 8. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.  Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.  

Dosyadaki bilgi ve belgelerden, uyuşmazlık konusu olan “S” markasının davacılardan A. Fahri ve davalının babası tarafından kurulan dava dışı S. Day. Tük. Mad. A.Ş.”nin ticaret unvanının çekirdek unsuru olduğu ve şirketin kurulduğu 1963 yılından itibaren  marka olarak kullanılageldiği, markanın adı geçen taraflarca oluşturulmadığı, her ikisinin ortak olduğu şirketin mal varlığı unsuru olduğu anlaşılmaktadır.Davacılardan A. Fahri S. söz konusu şirket ortağı olarak babalarının öldüğü 1984 yılından 1995 yılına kadar davalı ile birlikte çalışmış, 1995 yılından sonra ise şirketteki payı giderek azalmış ve izleyen 3 yıl içinde hakim ortağı bulunduğu davacı şirketi kurmuştur.

Böyle olmakla birlikte, dava S, …….. A.Ş. tasfiye edilmemiş, bu şirket davalının kontrolünde hukuki varlığını ve aktif faaliyetini sürdürmüştür. Adı geçen dava tarafları arasında 25.12.1995 tarihli sözleşmenin 10 ncu maddesiyle anılan markanın isim olarak her iki tarafça kullanma hakkına sahip oldukları kararlaştırılmıştır. Bu sözleşme dava dışı A.Ş.”in  hukuki a nlamda tasfiyesi niteliği taşımamaktadır. Bu durumda marka sahibi şirket tasfiye edilmeden şirkete ait  marka  hakkının sadece iki pay sahibine paylaşılması geçerli değildir. Şirket yetkili organlarınca markanın davalıya devredildiği de savunulmamıştır. O halde, davalının sözkonusu markayı kendi adına tescil ettirmesi geçerli olmadığından sonucu bakımından doğru görülen karara yönelik temyiz itirazlarının reddi ile kararın bu gerekçeyle onanması gerekmiştir.  

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın ONANMASINA, takdir edilen 375.000.000.-TL duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye  2.220.000 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 04.11.2004 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.