Tescilli Marka, Haksız Rekabet; Emek ve özenli çalışmaları sonucu elde ettikleri imaj ve adın davalılar tarafından kullanılması haksız rekabet oluşturmaktadır.

T.C. YARGITAY ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ: 2004/11522 ESAS, 2005/9010 KARAR

# HAKSIZ REKABET # TESCİLLİ MARKA # 

“ÖZET” TESCİLLİ BİR MARKANIN AİT OLDUĞU MAL VE HİZMETLER BAKIMINDAN SAĞLADIĞI KORUMANIN KAPSAMI VE SINIRLARI 556 SAYILI KHK. NUN 1, 9 VE 14. MADDELERİNDE DÜZENLENMİŞTİR. DAVALILARIN MARKA SAHİBİNİN İZNİNE DAYALI OLARAK ANILAN MADDE HÜKÜMLERİNDEN YARARLANABİLMELERİ İÇİN ADI GEÇEN İBARENİN TESCİLLİ MARKANIN KAPSADIĞI 9. SINIF EMTİA ÜZERİNDE KULLANILMASI ZORUNLUDUR. SOMUT OLAYDA, ADI GEÇEN İBARENİN BİR FONOGRAMA KAYDEDİLEREK KASET HALİNDE ÇOĞALTILIP, PİYASAYA ARZ EDİLEN MÜZİK ALBÜMÜNDE “ALBÜM ADI” OLARAK VE ÇEŞİTLİ ORGANİZASYONLARDA GRUP ADI OLARAK DAVACILARCA KULLANILMASI EYLEMLERİNİN LİSANSLI MARKA HAKKI KAPSAMINDA BİR KULLANIM OLUP OLMADIĞI HUSUSU AÇIKLIĞA KAVUŞTURULMAK SURETİYLE DAVACILARIN DAVA HAKLARI BELİRLENMELİDİR.

“İçtihat Metni” Taraflar arasında görülen davada (istanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi)nce verilen 27.4.2004 tarih ve 2002/822-2004/241 sayılı kararın Yargıtay´ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacılar vekili, müvekkillerinin “M…..” adı altında oryantal dans grubu oluşturarak 1992 yılından bu yana yurt içi ve yurt dışı mekanlarda sahneye çıkarak ve peçeli görüntüleri ile yazılı ve görsel medyada yer alarak “M….” adını ve imajını meşhur ve maruf hale getirerek, ayırt edici nitelik kazandırdıklarını, müvekkillerinin uzun yıllar süren emek ve özenli çalışmaları sonucu elde ettikleri imaj ve adın davalılar tarafından “Y… M….” adı ile çıkarılan al-, bümde ve çıktıkları çeşitli organizasyonlarda haksız olarak kullanılmaya başlandığını, davalıların bu davranışlarının FSEK ve TTK hükümleri çerçevesinde haksız rekabet oluşturarak, müvekkillerinin maddi ve´manevi zarara uğramasına neden olduğunu ileri sürerek, ilk kez müvekkilleri tarafından kullanılan “M…..” grup adının müvekkillerine ait olduğunun tespiti ile maddi tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkillerinin meşhur ve maruf hale getirdiği “M……” adını davalılarca haksız olarak kullanımı nedeniyle müvekkillerinin uğradığı manevi zarar karşılığı 10.000.000.000 TL. manevi tazminatın faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, “M……” isminin marka olarak K… müzik, Plak ve Kasetçilik San. ve Tic. Ltd. Şti. adına tescilli olduğunu, “Y… M…….” adı altında çıkarılan eserlerin de M…. Müzik, Film Üretim ve İletişim Sis. Dağ. Paz. Tic. Ltd. Şti. unvanlı şirket tarafından tescil ettirildiğini, bu isimleri üzerinde bir hakları olmadığını ve müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalıların marka sahibi K….. Müzik, Plak ve Kasetçilik San. Tic. Ltd. Şti.nin izni ile “M….” ismini “Y…. M….” isimli yapımda kullandığı, davacılar tarafından anılan şirket aleyhine markanın hükümsüzlüğü davası açıldığı ancak eldeki davada davacıların aktif husumet ehliyetleri bulunmadığından açılan davanın beklenmesine gerek olmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Uyuşmazlık konusu olan “M…..” ibaresi Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ´e göre 9. sınıf emtia için 137637 sayı ile 1992 yılından itibaren dava dışı K… Müzik … Ltd. Şti. adına marka olarak tescillidir. Davalılar vekili “M….” adını 137637 sayılı marka sahibinin izni ile kullandıklarını savunmuş ve mahkemece de bu savunmaya itibar edilerek, davacıların aktif dava ehliyeti bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Mahkemenin yeterli incelemeye dayanmayan bu kabulü yerinde değildir. Yukarıda özetlendiği üzere taraflar arasında uyuşmazlık, “M…..” ibaresinin katıldıkları çeşitli organizasyonlarda grup adı olarak ve çıkartılan müzik albümünde de albüm adı olarak davalılarca kullanılmasının haksız rekabet oluşturup oluşturmadığıdır. Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 556 sayılı KHK. nin 1, 9 ve 14. maddelerinde düzenlenmiştir. Davalıların marka sahibinin iznine dayalı olarak anılan madde hükümlerinden yararlanabilmeleri için “M…..” ibaresinin tescilli markanın kapsadığı 9. sınıf emtia üzerinde kullanılması zorunludur. Dava dışı K… Müzik…Ltd. Şti. adına tescilli “M….” ibareli markanın kapsadığı 9. sınıf emtia “pikap, görüntü-ses kayıt bantları ve kasetleri…” olduğuna göre; marka koruması da bu emtianın aynı veya benzerleri ile sınırlıdır. O halde, “M….” ibaresinin bir fonograma kaydedilerek kaset halinde çoğaltılıp piyasaya arz edilen müzik albümünde “albüm adı” olarak ve çeşitli organizasyonlarda grup adı olarak davacılarca kullanılması eylemlerinin lisanslı marka hakkı kapsamında bir kullanım olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulmak suretiyle davacıların dava hakları belirlenmelidir.

Davalıların iddia olunan eylemlerinin lisanslı marka hakkına dayalı bir kullanım olmadığının anlaşılması halinde ise; davacılar vekili müvekkillerinin bir grup halindeki özgün tarz ve dansları ile tanıttıklarını iddia ettiği karaktere verdikleri “M….” adına yönelik tecavüzün önlenmesini talep ettiğine ve FSEK. nun 83. maddesi ve TTK. nun haksız rekabet hükümlerine dayandığına göre; davacıların bu isim ile yarattıkları karakterin öncelikle 5846 sayılı FSEK hükümlerine göre “eser” sayılıp sayılmayacağı ve bu yolla “M….” adının FSEK. nun haksız rekabet başlığı altında düzenlenen 83. maddesi hükümlerinin uygulanamaması halinde ise; bu kez de uyuşmazlığın TTK. nca düzenlenen haksız rekabet ilkeleri gözetilerek çözüme kavuşturulması zorunludur. Mahkemece taraflarca bildirilen deliller toplanmadan ve bahsedilen konularda uzman bilirkişi görüşü alınmadan, yetersiz inceleme sonucunda davanın husumet yönünden reddedilmesi isabetli görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacılar vekilinin temyiz isteğinin kabulü ile kararın (BOZULMASINA), temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 30.9.2005 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.