İşitsel benzerlik, kelime markaları telaffuz edilirken ortaya çıkan benzerlik halidir. İşitsel benzerliğin tespiti, bazı durumlarda tek başına markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için yeterli kabul edilebilir. Ancak, işitsel benzerliğin görsel benzerlikle yeterli düzeyde desteklenmemesi halinde markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi mümkündür.

Markalar arasındaki kavramsal ve görsel farklılıklar, markalardan birisinin açık bir anlamının bulunması, bu sayede halkın markayı anında kendi anlamıyla algılamasının mümkün olması halinde, işitsel benzerliği etkisiz hale getirebilir. Özellikle, siparişle veya sözlü olarak temin edilen mal ve hizmetlerde işitsel benzerlik daha büyük öneme sahiptir. Avrupa Toplulukları Adalet Divanı Genel Mahkemesi T-194/03 sayılı kararında giysiler ve benzeri malların görsel değerlendirilmesinin işitsel değerlendirmeye nazaran daha büyük bir önem arz ettiğini belirtmektedir: “…bu açıdan, işitsel benzerliğin bu şekilde pazarlanan mallar için daha az öneme sahip olduğu, tüketicilerin ürünü işaret eden markayı görsel olarak algılayacakları hususuna dikkat edilmelidir.” (GC T-194/03(No.116). 

İşitsel benzerlik değerlendirilirken aşağıda belirtilen fonetik özellikler incelemede özellikle dikkate alınmalıdır: 

− Ortalama tüketici kelimenin ilk hecesine, kelimenin diğer kısımlarına nazaran daha büyük dikkat vermektedir. Özellikle kelimelerin sonunda yaygın biçimde karşılaşılan son ekler veya heceler, kelimenin işitsel karakteri üzerinde daha az etkiye sahiptir. Ancak, bu durum kelimenin başlangıç kısmının tanımlayıcı olması ya da kelimenin vurgusunun son kısımda yoğunlaşması durumunda geçerli olmayacaktır. − Kelimenin işitsel karakteri analiz edilirken, sesli harflere ve dizilim biçimlerine, sessiz harflere göre daha büyük önem atfedilmelidir. 

Bununla birlikte, kelimede dikkat çekici bir pozisyonda bulunan bir sert sessiz harf (örneğin kelimenin ilk harfi konumundaki “k” harfi veya bu harfle oluşturulmuş bir hece), kelimenin işitsel karakterinde önemli bir etkiye sahip olacaktır. − Bazı sesli veya sessiz harfler, işitsel olarak kolaylıkla karıştırılabilir veya ilişkilendirilebilir (örneğin: p-b, n-m, vb.) niteliktedir. Bu tip durumlar, ortalama tüketicinin yaptığı benzerlik değerlendirilmesinde, işitsel olarak ancak önemsiz farklılıklar olarak değerlendirilebilir. − Kelimenin işitsel karakteri tespit edilirken, sesli harflerin ve dizilimlerinin tespitinin yanı sıra, kelimeyi hecelere ayırma yöntemi de önemli bir yöntemdir. Bununla birlikte, kelimenin ortasına veya sonuna eklenen vurgulu olmayan ek bir hece, genellikle kelimenin işitsel karakterini değiştirmez. 

− Kelimenin, benzer ve/veya farklılaşan vurgularının tespiti de işitsel karakteri belirlemede önemli bir yöntemdir. 

− İşitsel olarak ortaya çıkan farklar, kısa kelimelerde uzun kelimelere göre daha büyük etki göstermektedir. Üç ya da dört harften oluşan kelimelerde, sadece tek bir sesin farklı olması kelimeler arasındaki benzerliği ortadan kaldırmak için yeterli olabilir. Bu durum sadece harflerden veya rakamlardan oluşan markalar için de geçerlidir.Bununla birlikte, uzun kelime markalarındaki bu tip farklar işitsel karakterin önemli ölçüde değişmesine yol açmamaktadır. 

− Yerel aksandaki farklar, ulusal ölçekte geçerli olacak tescilli markalar bakımından dikkate alınmayacaktır. 

− Başvuru yabancı dildeki bir kelimeden oluşuyorsa, ortalama tüketicinin bu yabancı dile aşina olmadığı veya kelimenin anlamını anlamış olsa bile, kelimenin telaffuzunu Türkçe fonetik kuralları çerçevesinde gerçekleştireceği varsayılmalıdır. Bununla birlikte, İngilizce gibi yaygın bilinir / kullanılır diller söz konusu olduğunda, eğitime sahip tüketiciler veya profesyoneller göz önünde bulundurularak, kelimenin doğru telaffuzu da dikkate alınmalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir