YARGITAY 11. Hukuk Dairesi 2005/9108 E , 2005/9203 K.

Taraflar arasında görülen davada Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09.03.2004 gün ve 2004/82-2004/33 sayılı kararı onayan Daire’nin 28.03.2005 gün ve 2004/6405-2005/2823 sayılı kararı aleyhinde davalı TPE Başkanlığı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin “Ç… RESTAURANT” markasının 29,30 ve 32 ncu sınıflarda tescili için başvuruda bulunduğunu, talebin bazı mallar çıkarılarak kısmen kabul edilip, Resmi Marka Bülteni’nde yayınlandığını, davalı şirketin itirazının kabul edilip, müvekkili itirazının reddedildiğini ileri sürerek, TPE. nin 20.03.2001 gün ve M-334 sayılı kararının iptali ile marka tescil başvurusunun kabulünü talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri, davanın reddini istemişlerdir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalılar vekilince temyiz edilen karar, Dairemiz’in 28.03.2005 günlü kararında yazılı gerekçeyle onanmıştır. Davalı TPE Başkanlığı vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Dava, YİDK kararlarının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın tescilini istediği markasının ticaret, davalı şirketin markalarının ise hizmet markası olduğu ve hizmet ve ticaret markalarını, aynı veya benzer olarak değerlendiremeyeceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar Dairemizin önceki uygulaması aynı markanın hem ticaret hem de hizmet markası olarak ayrı kişiler adına tescil edilebileceği yolunda ise de, bu uygulamanın özellikle ticaret ve hizmet sınıfları kapsamındaki bazı mal ve hizmetlerin birbiri ile iç içe geçmiş olduğu durumlarda markaların karıştırılması olasılığı karşısında yeniden gözden geçirilmesi gerekmiştir.

556 Sayılı KHK.’nun 24.maddesinde, markaların kullanılacağı mallar veya hizmetlerin, markaların tescili amaçları için malların veya hizmetlerin uluslararası sınıflandırılmasına ilişkin esaslara göre sınıflandırılacağı, sınıflandırma ile ilgili ilkelerin yönetmelikle belirleneceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin işaret ettiği uluslararası düzenleme olan Nice Anlaşması ile mal ve hizmetler, gösterdikleri ortak özellikler gözönünde tutularak ilk 34 sınıfta “mallar”, son 11 sınıfta da “hizmetler” olarak sınıflandırılmıştır. Nica Anlaşmasının 2/1.maddesi uyarınca; bu anlaşma ile tanımlanan gereklere göre sınıflandırmanın etkisi özel Birlik ülkelerinin her biri tarafından belirlenecektir. Sınıflandırma, tescil edilen herhangi bir marka için temin edilen koruma sınırlarının değerlendirilmesi veya hizmet markalarının tanınması konusunda bağlayıcı olmayacaktır. Görüldüğü gibi anlaşmada, özel birlik ülkeleri sınıflandırmanın etkisini belirleme yetkisine sahiptir. Birlik ülkeleri isterlerse, esas sistem olarak isterlerse yardımcı sistem olarak kabul edebilirler.

Türkiye’deki duruma gelince, 556 sayılı KHK’nin 24.maddesi ve TPE tebliğleri gereğince sınıflandırma esas sistem olarak benimsenmiş ve 01.01.2002 tarih ve 2002/2 sayılı TPE tebliğinin 4.5.6. ve 7.maddelerinde 556. Sayılı KHK’nin 7/1-b ve 8/1-b. Maddelerinde sözü edilen “aynı veya benzer tür mal veya hizmetler” terimlerinin her sınıf ve onun alt grupları açısından gözönünde tutulacağı belirtilmiştir.

Buna göre, birden ziyade kişiler adına tescilli yada tescil başvurusu yapılan markaların kullanılacağı mal veya hizmetlerin benzer olup olmadıklarının tesbitinde öncelikle TPE Başkanlığınca yayınlanan sınıflandırmaya ilişkin tebliğler uygulanacaktır. Bu durum, markada belirlilik ilkesi ve tescilli markanın koruma sınırının saptanmasında birlik ve istikrarın ön koşuludur. Ancak, TPE tebliğine göre farklı sınıflarda yer almalarına rağmen halk nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ticaret ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmetlerin “benzer” olarak değerlendirilmesi de mümkündür aynı husus öğretide de kabul edilmektedir. (Bkz.Yasaman H., Marka Hukuku, Cilt II, Sh.779) Çünkü, yukarıda belirtildiği üzere, Nice anlaşmasının 2/1.maddesine göre sınıflandırma, tescil edilen herhangi bir marka için temin edilen koruma sınırlarının değerlendirilmesi konusunda bağlayıcı değildir. Sınıflandırmanın esas sistem olarak kabulü halinde dahi tescilli markanın koruma sınırı somut uyuşmazlığın özelliğine göre belirlenecektir. Burada dikkate alınması gereken kriter halkın karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığıdır. Somut uyuşmazlığa döndüğümüzde, davacı ticaret sınıfı için markanın tescilini istemiştir.

Davalının markası ise hizmet sınıf için tescillidir. Ancak, farklı mal ve hizmetler ile ilgili olmasına rağmen davacının tescilini istediği marka ile davalı adına tescilli markanın kullanılacağı mal ve hizmetler açısından benzerlik ve bu benzerliğin halk arasında karıştırılma olasılığı bulunduğu savunmasının değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim Dairemizin 2004/9414 Esas, 2005/7845 Karar sayılı ilamında da anılan eksikliğe işaret edilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

O halde, mahkemece, 556 Sayılı KHK’nin ve atıf yapılan uluslararası anlaşmanın hükümleri gözetilerek benzerlik, iltibas ve halk nazarında karıştırılma olasılığı açısından somut olaya ilişkin durum ve veriler birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken, salt tebliğ hükümlerine dayanılarak taraf markalarının farklı sınıflar için tescilli olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, davalı T.Patent Enstitüsü Başkanlığı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin 2004/6405 esas, 2005/2823 sayılı onama ilamının kaldırılarak kararın davalı Enstitü Başkanlığı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı T.Patent Enstitüsü  vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 2004/6405 Esas, 2005/2823 karar sayılı onama ilamının kaldırılarak kararın davalı Enstitü yararına BOZULMASINA,ödediği karar düzeltme harcın isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 04.10.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.