Hukuk, Kanun ve mevzuatlarda yer alan teknik terimlere ait hukuk sözlüğünü burada bulabilirsiniz. Hukuk,Kanun,mevzuat,yönetmenliklerde geçen hukuki terimlerin A ile F harfi arasındaki kelimeler
A
Abes
Akla ve gerçeğe aykırı; gereksiz; yersiz; boş şey; saçma; anlamsız
Abesle iştigal etmek
Boş şeylerle uğraşmak
Acar
Atılgan; gözü pek; yiğit; kabadayı; yılmaz; kabına sığmaz; güçlü; becerikli
Aciz
Birinin borcunu vaktinde ödeyememesi durumu
Âciz
Gücü bir işe yetmez olan; güçsüz; beceriksiz; kabiliyetsiz; zayıf;
Âdâb
Töre; edepler; terbiyeler; utanmalar; yol yordam; yol yöntem
Adâd
Adetler; sayılar adem yokluk; hiçlik; ölüm
Adâd
Adetler; sayılar
Adem
Yokluk; hiçlik; ölüm
Adem-i ifâ
Yapmamak; bir görevi yerine getirmemek; bir borcu zamanında ödememek
Adlî kaza
Cezai, hukuki, ticari, nizalı, nizasız yargı
Adlî müzaharet
Adli yardım
Afakî
Belli bir konu üzerinde olmayan (konuşma); dereden tepeden söz; objektif; nesnel; yabancı
Afet
Doğanın sebep olduğu yıkım; kıran; çok kötü; büyük felaket; belâ; çok güzel insan
Ağlep
Kuvvetli; büyük
Ahar
Başkası; üçüncü kişi
Ahde vefa
Söze bağlılık, sözleşmeye bağlılık
Âhir
Son; sondaki; en son; en sondaki
Âhiren
Sonradan
Ahit
Sözverme
ahkâmı huzuriyye
hakim önünde yargılanmayla ilgili yöntem hükümleri
ahkâmı mahsusa
özel hükümler
ahkâmı müteferia
ayrıntılı hükümler
ahkâmı mütehalife
aykırı değişik hükümler
ahvâl
durumlar; haller; vaziyetler
âidiyet
ait olma durumu; ilişkinlik
akar
taşınmaz mal; kiraya verilen ve gelir sağlayan şeyler
akarâtı mevkufe
vakfedilmiş, gelir getiren mallar
akdetmek
sözleşmek; kararlaştırmak; düzenlemek; bağlamak
akd-i mebhusünanh
sözü geçen akit, anlaşma, sözleşme
akd-i mezbur
sözü geçen akit, anlaşma, sözleşme
akd-i muvazaa
karşılıklı ödün verilerek yapılan akit, anlaşma, sözleşme
akd-i sahih
geçerli, doğru, kusursuz akit, anlaşma, sözleşme
âkideyn
her akitte akdi yapan iki taraf
âkidîn
sözleşenler; sözleşme yapanlar
âkit
bir işi karşılıklı olarak kararlaştırıp üstlerine alan taraflardan her biri; sözleşme veya mukavele yapan
alâhilâfül-kanun
kanun hilafına; yasaya aykırı olarak
alâkadar
ilgili; ilişkili
alât
aletler; araçlar
aledderecat
sırasıyla; derecesine göre
alelhesap
hesaplaşmak üzere; hesaba sayarak; sayışılmak üzere; doğan kârdan bir bölümünün ileride tamamı üzerinde hesaplaşılmak üzere önceden ödenmesi
ale-l-ıtlak
genel olarak; rasgele; bir sınır ile bağlı olmayarak
ale-l-umûm
genel olarak; umumi bir biçimde; bütün
alelusul
usulüne uygun; üstün körü
aleniyet
açıklık; kamuya açık olunması
alettakrib
takriben; yaklaşık olarak
âm ve şamil
genel; herkese ait; geniş kapsamlı
amade
bir işi yapmaya hazır; hazırlanmış
amel
iş; edim; fiil
amele
işçi; emekçi, ırgat
amelî
işe dayanan; iş üstünde; tatbikî; pratik; uygulamalı
amenajman
doğal kaynakların işletilmesi
âmil
yapan; etken; etmen; sebep; faktör
âmir
emreden; buyuran; bir memurun vazife bakımından büyüğü; bir fiili yapmaya veya yapmamaya zorlayan, buna gücü yeten
âmm
genel; umumi; herkese ait
ammâ
ama; fakat; lakin; ancak; şu kadar öyle ki
amme
kamu
âmme hükmî şahsiyeti
kamu tüzel kişiliği
amme intizamı
kamu düzeni
angaje
sözle veya yazılı olarak bağlanan; bağımlı
ânifül-beyan
az önce beyan olunan, bildirilen
anmuhakemetin
muhakeme yaparak; yargılama yoluyla
antrepo
gümrüklere gelen ticari eşyanın konulduğu, korunduğu yer; ardiye; ambar
âra
reyler; oylar
arazi mahlule
mutasarrıfın mirasçı bırakmadan ölümü ile mahlûl olan arazi-i emiriyye
arazi-i emiriyye
rakabesi beytülmâle ait olarak devlet tarafından kişilere dağıtılan yerler, topraklar; beylik arazi
arâzi-i haraciyye
haraca bağlı arazi;
arâzi-i memlûke
mülk; timar toprağı; mülkiyet yolu ile tasarruf olunan yerler
arâzi-i metrûke
halkın gereksinimi ve kullanımı için terk edilen arazi
arâzi-i mevât
hiç kimsenin tasarrufu altında olmayan ve halka terk ve tahsis edilmemiş bulunan,yüksek sesli bir kimsenin sesi işitilmeyecek derecede köy ve kasabalar gibi yerlerden uzak bulunan kıraç, taşlık, pırnallık gibi yerler
arazi-i mevkufe
geliri belirli bir konuya tahsis olunan yer; vakıf olunmuş arazi
arazi-i miriyye
devlete ait arazi
arâzi-i öşriye
ürününden onda bir Devlet payı alınan ve üzerinde her türlü mülkiyet tasarrufları bulunan arazi
âri
…sız; boş; çıplak; soyut; arınmış; yüksüz
âriyet
ödünç; eğreti; ödünç sözleşmesi
arîz ve amîk
genişlik ve derinliğine; enine boyuna; uzun uzadıya
arz
sunma; gösterme; bildirme; önüne koyma; anlatma (bir büyüğe)
asgarî
en az; en aşağı; en azından; en düşük; en küçük
ashab-ı intikal
verasetin geçişinde hak sahipleri
asrî
zamana uygun; çağdaş; modern
aşikâr
belli; açık; apaçık; meydanda olan
ateh
bunama; bunaklık
atıf
yollama; yöneltme; yükleme; bağlama; eğme; meylettirme; ilişkili bulma
âtî
gelecek; gelen (kişi veya şey); gelecek zaman; istikbal
avans
alacağına sayılmak üzere önceden yapılan ödeme; öndelik
avârız
kazalar; belâlar; borçlanma ve hak kazanma yeterliliğini kısan veya yok eden haller
avdet
dönüş; geri gelme; dönme
ayn
para dışında, kazanılabilen bütün servet öğeleri
aynî
mala ilişkin; eşyaya bağlı; malın mülkiyeti ile ilgili; herkese karşı ileri sürülebilen
âzâ
uzuvlar; üyeler; organlar
âzâde
serbest; hür; özgür
azamî
en çok; en büyük; en yüksek
azimet
gidiş; yola çıkma
Madûd
sayılı;
muayyen mâ-adâ
başka; dışında
madde-i sabıka
yukardaki hükümler; geçen hükümler; daha önce anılan maddeler
madrûb
dövülmüş; darbolunmuş; vurulmuş
mağsûb
gasbedilmiş; zorla alınmış mahal yer
mahcuz
haczedilen; hacizli; üzerine haciz konulmuş
mahdut
sınırlanmış; tahdit edilmiş
mahfuz
saklı; gizli
mahiyet
nitelik; bir şeyin aslı, esası, içyüzü
mahlûl
hallolunmuş; çözülmüş; mirasçısı bulunmayan ve hükümete kalan
mahrum
yoksun; dilediğini, istediğini elde edemeyen
mahsulât
mahsuller; ürünler
mahsup
hesap edilmiş; hesaba dahil edilmiş
mahsus
özgü; özel; müstakil; özel olarak
makable şâmil
geçmişe dokunan; geçmişe etkili olan; geçmişteki olayları da etkileyen
makable teşmil
bir hükmün etkisinin geriye yürütülmesi
makrûn
yakınlaştırılmış; yaklaştırılmış; yakın; ulaşmış
maksûr
kasrolunmuş; kısıtlanmış; kısıtlı
maktu
götürü; belirli; miktarda; değeri biçilmiş; pazarlıksız
makule
çeşit; tür; soy
mamelek
malvarlığı
mansub
atanmış; nasbolunmuş
marifetiyle
yoluyla;aracılığıyla
maruz
arzolunmuş; bir şeyin karşısında etki altında bulunan
masarif
masraflar; giderler
maslahat
emir; buyruk; madde; husus; dirlik düzenlik; iş
masrûf
sarfedilmiş; harcanmış
matlab
talep olunan; istenen şey
matlubat
alacaklar; istenen şey
matuf
yöneltilmiş; yönelik
mazarrat
zarar; zararlar; zarar verici; zarar verme
mazbata
tutanak
mazbut vakıf
yönetimi devlet tarafından ele alınmış vakıf
mazhar
erişen; bir şeyden yararlanma; ulaşma
mazmûn
ödenmesi gereken şey
maznun
zanlı; sanık
mecur
kiraya verilen şey; kiralanan
mebaliğ
meblağlar; tutarlar; ganimetler; paralar
mebânî
binalar; yapılar
mebde
evvel;başlangıç; prensip; ilk unsur
mebi
satılan şey
meblâğ
para tutarı; akçe
mebnî
buna dayanan; ….den dolayı; ……den ötürü; bu sebeple; bu yüzden; üzerinde kurulu
mecâri
su yolları; akıntı yerleri; su yatakları; mecralar
meccanî
parasız; bedava
mecmuu
tümü; tamamı; hepsi
mecra
bir işin gidiş, oluş yolu; akarsu yatağı; su yolu
meçhul
bilinmeyen; tanınmayan
medar
dayanak; yardım; elverişli
medlûl
delillendirilmiş; delil getirilmiş şey; bir kelimeden veya işaretten anlaşılan
mefhumu muhalif
karşıt kavram
mefruğunbih
devir konusu şey
mefruğunleh
kendisine bir şey ya da hak devrolunan kimse
mehil
süre; önel
melhuz
muhtemel; gerekebilecek; umulur; beklenir
memnu
menedilmiş; yasaklanmış; yasak
men
yasak etme; bırakmama; durdurma; esirgeme; vermeme; önleme
men etmek
engellemek; yasaklamak
meni muaraza davası
bir mal üzerinde;başka bir kimse tarafından ileri sürülen hak veya yapıların el atmanın önlenmesi isteğiyle açılan dava
menâfi
menfaatler; yararlar; çıkarlar
menâfi-i umûmiyye
kamu yararı
menba
kaynaklar; çıkış yeri
menfaat
çıkar; yarar; kâr
menfaati amme
kamu yararı
menkul
taşınır; taşınır mal
menşe
kaynak; kök; başlangıç
mera
bir veya birkaç köy veya beldeye ayrı ayrı veya ortak olarak,hayvanları otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanılagelen arazi
merbut
bağlı
merhun
rehnedilen mal
meri
yürürlükte; geçerli
meriyet
yürürlük
mesağ
izin; ruhsat; cevaz
mesaha
ölçme; ölçümleme
mesâkin
meskenler; oturulacak yerler
meskûn
içinde insan oturan; oturulan; yerleşilmiş
mesmu
dinlenen; dinlenebilir; karar için incelenebilir
mesned
isnad edilen şey; dayanılan şey; dayanak; rütbe
mesul
sorumlu
mesuliyet
sorumluluk
meşfu
şufa (önalım) hakkının ilişkin olduğu mal
meşrû
hukuksal düzene uygun; yasal
meşrut
şart koşulmuş; şartlı; şarta bağlı
meşruta tevliyet davası
vakfeden kişinin mütevelliği kime şart kıldığı yolundaki uyuşmazlıkla ilgili dava
mevaşi
koyun,keçi,öküz,inek gibi hayvanlar; geviş getiren hayvanlar; hayvan
mevhûm
varsayılan; var olarak kabul edilen; kuruntuya dayanan
mevkuf
vakfedilen şey
mevrid
varacak yer
mezkûr
zikredilen; sözü edilen; anılan
mezrûât
ekilip biçilmiş tohumlar; ekinler
mezun
izinli; yetkili; bir okulu (kursu) bitiren kişi
mezuniyet
izin; yetki; bir okulu (kursu) bitirip diploma alma
mıntıka
bölge; yer; mahal
mikâp
bir şeyin küp olarak değeri (örneğin; metremikâp: metreküp)
milk
kudret; tasarruf; mülk
misillû
benzer; örnek gibi
muaccel
ivedi; peşin; vadesi (eceli) gelmiş
muacceliyet
borcun vadesinin gelmiş olması
muaddün-li-l-istiglâl
kiraya verilmek üzere yapılmış şey; kiralık eşya
muadil
denk; eşit
muafiyet
affedilmiş olma; bağışıklık; yükümlülük dışında tutulmuş
muâhede
antlaşma; karşılıklı ant içme
muahhar
sonraya bırakılmış; tehir edilmiş; sonraki
muallak
havada boşta duran; sürüncemede kalmış
muamelat
muameleler; işlemler
muaraza
çekişme; sataşma; birbirine karşı gelme; bir hak talebi; kavga
muavin
yardımcı
muayyen
belirli; belli; saptanmış
mubayaa
satın alma
mucibince
gereğince; uyarınca
mucip
gerektiren; gerektirici; icapcı; öneri sahibi
mucip sebepler
gerektirici sebepler; gerekçe
mugayir
aykırı; zıt; ters
muhacir
hicret eden kimse; göçmen
muhakeme
yargılama
muhammen
tahmin edilen
muharrer
yazılı; yazılmış
muhassas
tahsis olunmuş; tayin edilmiş; özgü
muhatara
riziko; zarara uğrama tehlikesi; tehlike; zarar ve ziyan
muhayyerlik
bir sözleşme ile,belirlenen edimin yerine bir başkasını geçirmek yetkisi; seçimlik hak
muhdesat
sonradan yapılmış; sonradan meydana gelmiş şeyler; yeni şeyle